T Ü R K T A R İ H K U R U M U Y A Y I N L A R I N D A N
II. S E R İ — No. 10
1730 PATRONA İHTİLALİ
HAKKINDA BİR ESER
ABDİ TARİHİ
Yayan
FAİK REŞİT UNAT
MF. V . T a lim ve T erb iye H eye ti ve
T ü rk T arih K u ru m u Ü ye le r inden
T Ü R K T A R İ H K U R U M U B A S I M E V İ - A N K A R A
1 9 4 3
İ Ç İ N D E K İ L E R
SayfaÖ n s ö z ...................................................................................................................... IX
Bu kitap niçin yazıldı ? . . ......................................................................... S
İstanbul’da misli görülmemiş dehşetli bir yağmur . ...................... 5
D iyarbakır’da bir gökyüzü h a d is e s i .......................................................... 6
Güneş tutulması ............................................................................................... 6
Iran lılar’la uzlaşma haberinin a k is le r i ................................................. .... 6
Irak Serhaddînde d u r u m ................................................................................. 8
Nadir Şah’ın z u h u r u .......................................................................................... 9
Eşref H an 'ın yardım is te m e s i.................................................................... 9
A fgan lıla r ’ın Eşref Han içiıı savaştan kaçınmaları ........................... 10
Eşref H an ’ın k a ç m a s ı ...................................................................................... 10
Hemedan havalisi halk ın ın Osmanlılara yüz ç e v irm e s i.................. 11
Abdurrahman Paşa’nın yanlış h a r e k e t le r i ............................................. 11
Hemedan halkının Tahmasb Şah’a y a r d ım la r ı .................................... 12
Nadir Şah’ın Hemedan’ı is tem es i............................................................... 14
Iranlılarla savaş için tedbirler a l ı n m a s ı .................................................. 15
Tahmasb Kulu ile yapılan muharebede Osmanlılar bozuluyor . . 19
Abdurrahman Paşa Hemedan’ı bırakmak istiyor ve kaçıyor . . . 20
Hemedan’daki Osmanlı kuvveti gelişigüzel kaçıyor . ....................... 21
Sine’nin y a ğ m a s ı ...................... ........................................................................ 22
Tahmasb Kulu Hanın Kirmanşaha h ü c u m u ............................................. 23
Serdarlık Bağdad Valisi Ahmed Paşa'ya ve r iliy o r ................................ 24
Padişah sefere çıkmaya h a z ır la n ıy o r ...................................................... 25
ihtilâlin ilk k a ra r la şm a s ı................................................................................. 26
Nevşehir’li Damad İbrahim Raşa'nın yaptıkları ve devri adamlarının
düşünceleri................................................................................................................. 26
Tebaiz’in t e s l im i ................................................................................................... 27
Eşref H an ’ in elçisi ................................ ...........................................................27
İstanbul'un h a l i ........................................................... ' ................................... 28
ihtilâ lin başlaması ve e le b a ş ı la r ı ....................................................................29
Orduya g i r i ş ............................................................................................................29
İhtilâl bayrağı E tm eydanı’na d ik i l iy o r .......................................................... 30
Sarayda ihtilâli bastırmak için tedbirler d ü ş ü n ü lü y o r ...........................31
ihtilâlciler yalnız bırakıldıklarından ne yapacaklarını şaşırıyorlar . . 31
ihtilâl g e n iş liy o r ................................................................................................... 32
Yağmalar b a ş l ıy o r ..............................................................................................33
Birinci A ğa bölüğü kazanı meydana k a ld ır ı l ıy o r .................................... 34
ihtilâlciler te ş k ilâ t la n ıy o r ................................................................................. 34
Deli İbrahim İstanbul kadısı o lu y o r ..........................................................35
İstanbul'da s o y g u n c u lu k ............................... .............................................35
VIII İÇ İN DEKİLER
SayfaOcak erkânı ta m a m la n ıy o r ........................................................................ .... 36
Sarayda Ahmed I II . üa huzurunda yap ılan toplantı ve a lınan karar . 37
Padişah asilere elçi y o l lu y o r ........................................................................ .....37
İhtilâlcilerin is te d ik le r i........................... .... .................................................. .....38
İbrahim paşa ile arkadaşları sarayda öldürülerek leşleri asilere veriliyor 38
Ahmed 111. ü tahttan indirmeye t e ş v ik .................................................. .....40
Ahmed III. kardeşinin oğlunu kendi eliyle tahta oturtuyor . . . 41
Yeni sadrazam ve ş e y h ü lis lâm .........................................................................42
Biat m eras im i............................................................................................................42
Ocak defterlerine önüne gelen yazılıyor . . ..........................................43
İstanbul’un h a l i .......................................................... ............................... ......44
Mahmud I. iıı k ılıç a la y ı ............................................................................... ...... 45
Sa’dabat köşkleri y ık t ır ı l ıy o r ...................................................................... ...... 45
Fatih türbesini z iy a re t..................................................................................... ......45
Serdengeçti ağalara ve seyyitleıe ihsan verilmesi............................... ...... 46
Nakibüleşrafın k a ç m a s ı ....................................................................................... 46
Cülus b a h ş iş i...................................................................................................... ...... 47
İhtilâlcilerin çadırlarını bozup kışlalarına dönm eleri................................. 47
Asiler kendilerine dokur.uîmıvacağı hakkında padişahtan teminat
istiyor . .......................................................... ..................................................... .......48
Mahmud I. in ikinci cuma se lam lığ ı................................................. .... . 48
Zorbalığ ın ve asayişsizliğin d e v a m ı.......................................................... .......49
A ğalar sözde asaıyişi teinin etmek is t iy o r la r ................................................50
Ahmed III. ün b ed duas ı................................................................................. .......50
Hayatın sözde intizamım bulması, soygunculuğun devamı . . . . 51
Patrona aklına yeleni y a p ıy o r .................................................................... .......52
Patrona Karanıan’a vali, Buğdan’a Bey. K ır ım ’a Han tayin ettiriyor 52
Zorbaların ortadan kaldırılmasına kar2 r veriliyor............................... .......53
Zorbaların yok edilmesi kararının tatbikine g e ç iliy o r ..............................54
Patrona dek iie saraya çağrılıyor............................................................... .......55
ihtilâ lin elebaşıları cezaland ır ılıyo r ..................................................................58
Sadrazam ın d e ğ iş t ir ilm e s i............................................................................ ....... 60
Yeni bir ihtilâl ç ı k ı y o r ........................................................................................ 62
Kronoloji c e t v e l i .....................................................................................................67
İnd e k s le r ............................... .............................................................................. ....... 73
D ü z e l t m e ................................ .......................................................................... 79
Ö N S Ö Z
1718 Pasarofça suihünden sonra, Nevşehirli Damat İ b r a
h i m Paşa’nın on iki yıl süren sadaretine, kanlı bir ihtilâlle
son veren 1730 Patrona isyanının, Osmanlı-Türk tarihi olay
ları arasında önemli bir yer tuttuğu, münakaşasız kabul edile
cek hakikatlerdendir. Bununla beraber, Osmanlı tarihinin aşırı
zevk ve israflarla dolu bir safhası olarak "Lâle Devri,, adiyle
anılan, bu devresindeki İstanbul hayatını, yeter derecede aydın
lık olarak tanımadığımız gibi, bu ihtilâlin gerçek sebep ve
âmilleri de kesin olarak henüz malûmumuz değildir. R a ş i d ve
Ç e l e b i z a d e A s ı m Efendilerin vakanüvis sıfatiyle bize
naklettikleri mahdut malûmata dayanarak bu devri bütün husu
siyetleriyle öğrenmemize ve S a m i Efendi’nin ihtilâlin vukua ge
lişi ve bastırılışı hakkında zaptettikleriyle de bu olayı bütün açıklı-
ğıyle görüp anlamamıza imkân yoktur. Bilhassa ihtilâle tekad-
düm eden 1729 (hicri 1142) yılı vakayiinin, her nasılsa
vakanüvis tarihlerinin zaptettikleri mevzular dışında kalmış
olması d a 1 ayrıca, ihtilâle tekaddüm eden ve ihtilâlin çıkma
sında âmil olan olayları büsbütün karanlıkta bırakmaktadır.
Maamafih tarihimiz üzerindeki çalışmalar geliştikçe elde edile
cek yeni vesikalarla bu devre hakkındaki bilgilerimizin de git
tikçe artarak berraklaşacağı ve ileride daha aydınlık ve tam
bir hale geleceği şüphesizdir.
işte bu maksada hizmet içindir ki, kütüphanelerimizin
bir köşesinde bugüne kadar pek dikkati çekmiyerek kalmış
olan ve devrin hadiseleri içinde yaşamış bir zatın şahsi mü
şahedelerini bize nakleden, aynı zamanda müverrih S a m i ’
nin tespit ettiklerinden bir çok hususlarda ayrılan bu eseri,
Türk harfleriyle neşrederek umumi istifadeye arzetmeyi
faydalı buldum. Kısmen, zaptedilmemiş 1142 hicret yılı
vak’aları arasından İran harplerine taallûk eden bazı saf
1 Sil&ile-i vukuat-ı Devlet-i A liyyede zapiedilm iyen 1142 senesi ha-
disatı. Mehmet A rif. Osmanlı Tarihi Encümeni Mecmuası c. I, s. 53 - 64,
258 - 264, 309 - 315, c. III, s. 1024 - 1030.
X Ö N SÖ Z
halar hakkında da malûmat veıen ve P a t r o n a ihtilâlinde,
başlangıcından ihtilâlcilerin ve kılıç artıklarının ortadan
yok edilmesine kadar olanbiteni canlı bir şekilde tasvir
eden bu eseri tanıtıp işlemekle ileride bu devrin tarihi
üzerinde çalışacaklara, bu suretle, bir kısım malzeme hazırlamış
olduğumu sanıyorum. Aynı konu üzerinde S a l a h a t t i n Sa
la h î Efendi 1 tarafından, yine bedevrin olayları içinde yaşa
mış D e s t a r î S a l i h adında bir kimsenin müsvedde olarak
ayrı ayrı yazdığı kâğıtların bir araya toplanıp kitap haline
konulması ile vücude getirilmiş bir eser daha vardır. Birer
nüshası İstanbul’da Fatih’de Millet kütüphanesi tarih yazma
ları arasında E m i r i Efendi kısmında 451 numarada İran Se
feri ve Revan Fethi, R e ş i d Efendi kısmında 261 numarada
Tarih-i Sefer-i İran adları ile kayıtlı bulunan bu eser de
Üçüncü A h m e d ’in hali’ine ve Birinci M a h m u d ’un cülu
suna dair bir tarihçedir. Bundan başka olarak A h m e d
R e f i k A l t ı n a y ’ın Lâle Devri kitabını yazarken fayda
landığı kaynaklar2 arasında bahsi geçen ve henüz bütün
araştırmalarımıza rağmen nerede olduğunu tespit mümkün ol
mayan Şam Hâzinesi Ruznamecisi Mehmed Hulusi Efendinin
Defteri'nin de yine Patrona İhtilâlinin tarihçesiyle ilgili bulun
duğu anlaşılmaktadır. Bunlar da bastırılarak ortaya konu
lursa Suphi Tarihi'nin onbeş sahifesi arasına3 sıkıştırılmış
malûmatla mahiyeti ve safhaları lâyıkiyle anlaşılamıyan bu
önemli tarih olayını bazı yönlerden incelemek biraz daha
kolaylaşacaktır. Bununla beraber bütün bu eserlerin İlmî bir
düşünce ve usul ile yazılmış tarihçeler olmaktan daha çok,
sübjektif duyuş ve görüşle yazılmış hatıralar oldukları da mu
hakkaktır. Bu sebeple sadece bunlara dayanarak devri veya
hadiseleri izaha kalkışmaya imkân olmadığına; asıl, devrin ma
lî, İktisadî, kültürel durumları ve sosyal hayatiyle, iç ve dış siyaset
olaylarını aydınlatacak her türlü kaynakların, resmî ve hususî
vesikaların işlenmesi gerektiğine de işaret etmek çok yerinde olur.
1 Mahmud I. in sırkâtibidir. 24. V. 1735 den 15. IX. 1738 tarihine
kadar Zaht-t Vekayi-i Yevmiye-i Hazret-i Şehriyari adlı bir vekayi’na-
mesi de vardır. İstanbul Üniversitesi kütüphanesi H a l i s Efendi yazma
ları arasında 2518 numarada kayıtlıd ır.
2 Lâle Devri, Ahmed Refik, İstanbul, 1331. s. 116, 125, 140.
3 Tarih-i Sam i ve Şak ir ve Suph i, s. 4-20.
Ö N S Ö Z XI
Eserini neşrettiğimiz A b d i Efendi’nin kim olduğunu
kesin olarak tesbit etmek, biyografisi hakkında sarih malûmat
bulmak kabil olamamıştır. Bursalı T ah ir Bey merhumun
Osmanlı Müellifleri kitabında bu zat hakkında yazdıkları pek
umumî ve müphem sözlerdir1 . Eserindeki bir iki manzume
sinden şiirle de iştigal ettiği anlaşılıyorsa da, devrinin şuara
tezkerelerinde bahsedilen A b d i ’lerden2 hangisi olduğu açık
surette öğrenilememektedir. Yalnız kitabının baş tarafında kendi
hakkında verdiği malûmat3 edebiyatı sevdiğini ve esnaf-ı tarih
ten olduğunu göstermektedir.
Kitabın aslı İstanbul’da Süleymaniye kütüphanesinde E s ad
Efendi yazmaları arasında 2153 numarada Tarih-i Sultan Mah-
mud Han ibn-i Sultan Mustafa Han adı altında kayıtlıdır.
13.5X21.5 boyunda 17 şer satirli 65 varaktan müteşekkildir. Güzel
bir tâlikla aharlı kâğıda yazılmıştır. Başlıkları hafif müzehhep, cet
velleri yaldızlı ve söz başları kırmızıdır. Fatih Millet kütüpha
nesi A l i E m î r î Efendi yazmaları arasında 409 numarada Abdi
Tarihi adı ile kayıtlı ve son senelerde istinsah olunmuş 166
sahifeli ikinci bir nüshası daha vardır.
Kitap, basit bir tahkiye uslûbiyle ve bazı yerlerinde gra
mer ve sentaks düşüklüklerine müsamaha eden bir Türkçe ile vu
kuatı naklettiği ve muhtelif nüshalardan bir metin tesisi bahis
mevzuu olmadığı için, metninin Türk harfleriyle neşrinde İlmî
transkripsiyon usulüne ve asıl metindeki sahife ve satır numa
ralarının ayrı ayrı belirtilmesine lüzum görülmemiştir. Yalnız
okumayı veya araştırmayı kolaylaştırmak için, metnin bütünlü
ğüne dokunmamak üzere, sadece yan serlevhalar ilâve edilmek
1 Osm anlı MüellifIrei* c. III, s. 106.
2 Mahmud I, , Mustafa III. devirlerinde 1753-55, 1757-58 ve 1763-64
yıllarında üç def’e reisülküttap olan, D am ad Nevşehirli İbrahim Paşa’mn
mühürdarı ve devrinin tanınm ış şairlerinden A bdi Efendi olması da ihti~
mal dışında sayılamaz.
[ Bakınız : Ram iz Tezkeresi, Fatih M ille t kütüphanesi No. 762» s. 185-
Sefine tür-Rüesa, s. 83*88, 90-91 — İnönü Ansiklopedisi, c. I» s. 31 ],
3 A bdi Tarihi. s. 5
X II Ö N S Ö Z
suretiyle kitabın bahislere ayrılmasına çalışılmıştır. Metinde adı
geçen şahıslardan haklarında biyografik malûmat bulunabilen
lere dair başvurulacak kitaplarla1 bazı zühuller hâşiylerde
işaret edilmiş, hicri tarihlerin milâdi karşılıkları de gösteril
miştir. Kitapta geçen şahıs, yer, semt ve kabile adları ayrı
ayrı endeksler halinde, bahsi geçen hadiselerin bir kronoloji
cetveliyle birlikte, kitabın sonuna eklenmiştir.
Tarihimizin önemli bir olayı hakkında değerli malumat
veren eserinin fayda sahasını genişlettiğim A b d i Efendi’yi
rahmetle anmayı ve bana bu imkânı veren, üyeliğiyle iftihar
duyduğum T ü r k T a r i h K u r u m u ’na teşekkür etmeyi de
bir vazife bilmekteyim.
Faik Reşit Unat
1 S. O. = Sicil-li Osmanî.
ABDİ TARİHİ
ipas-ı bî-hadd ü gaye ve sitayiş-i bî-nihaye ol kerîm üş-şan,
ol sultan-ı azîm ül-burhan, ol padişah-ı vâzi’ ül-beyan,
ol hâlik-i kevn ü mekân, ol ehad-i zül-celâl, ol sani’-i lâ-yezâl,
ol kerîm-i hayy ü ebed, ol razik-ı ferd ü ehad, ol vâcib ül-
vücud-ı kaviyy üs-sultana lâyıktır.
Müverrihan-ı divan-ı kibıiya, tevarîh-i icad ü inşa, emr ü
fermanı ile tahrir ve muharriran-ı kaza vü kader makadîr-i
hayr ü şerri ol padişahın unvan ve sernamesiyle takdir ve
tasdir iderler. Buna akl-i insan irmek ve tasavvur eylemekte hay
ran gelir. Ve ol zat-i zül-celâlin marifeti sahrasında sergerdan
ve lenkdir, evvel ve ahırı yoktur. Sıfât-ı milk-i bî-haddı zat-ı mu-
tahhar-ı mukaddesidir, şerik ve naziri yoktur, vezîr ve vekili yok
tur. Münezzehdir hased ü cesetten. Müberradır valid ü veledden.
Hudavend-i bt-şebîh ve bî-nazir kullarını zat-ı pâkinden eyledi
habîr. Vahdaniyetine burhan ü delil bu nazm-ı kerimi eyledi tenzil
( js-l \ 'jS <J i } J y i , J*. ]r JuJlCul Jb-I û'lys j î ) cemî-’i zerrat-ı
muhdesat ol vahidin vahdaniyetine ve ol bi zevâlin ferdaniye-
tine şahiddir. ( -ü'INUl'i1) ol kadir-i mutlakdan gayri dest-gîr
olmaz. Ol sanî’-i lem-yezelden gayri penagâh olmaz. Ol
sultan-ı bı-nişandan ve revanı tavıs-ı kudsî-mekân feza-i Iâ-me-
kânda cilveger olup unvan-ı mastûr-ı imânı ol padişah-ı lâ-me-
kândan, ol hafız-ı şerr-i şeyatîn-i etnmare ve münahi-i anil-mün-
kerden nihane yed-i kudret-i lemyezeliyesinde mahfuz olması
eltaf-ı keremlerinden mütemennadır. Hazret-i risaletpenah
sultan-ı tahtıgâh-ı li ma Allâh mukarreb-i dergâh-ı innî enallah
server-i enbiya mesned-i asfiya habib-i hudâ hatem ül-enbiya
nur-ı dide-i evliya seyyid-i ashab-ı suffe-i safa ve mah-ı kubbe-i
vefa, muallâ ve müzekkâ ve mücteba ve mürteza resul-i kibriya
a’nî bihi hazret-i Muhammedün il-Mustafa sallâllahü tealâ
aleyhi ve sellem ve al ü eshab ü ezvac-ı mutahharat rıdva-
nullahi tealâ aleyhim ecmaîn ve rahmetullahi ve beıekâtihi
aleyküm ehl el-beyti innehu hamîdün macîd Ul
,_rJILj-IIj ^ J l^ ) İBİjl ^ j£ a i_ •
yJ_- . ve remy-i felek-i fadl ü efdal şems-i meşarik
ul-maali tac-ı mefarik ul-aâli kahir-i a’dâullah katil ül-kefereti
4 ABDİ TARİHİ
vel-müşrikîn nâsir ül-islâmi vel-müslimîn muzaffer üd-dünya ved-
din hadim ül-haremeyn iş-şerîfeyn sahib-kıran-ı zaman, sultan
bin sultan es-sultan M a h m u d han bin sultan M u s t a f a han
bin sultan M e hm e d han bin sultan İ b r a h i m han bin sultan
A h m e d han bin sultan M e h m e d han bin sultan M u r a a
han bin sultan S e l i m han bin sultan S ü l e y m a n han bin
sultan S e l i m han bin sultan B e y a z ı t han bin sultan M e h-
m ed han bin sultan M ur ad han bin sultan M e hm e d han
bin sultan B e y a z ı t han bin sultan M u r a d han bin sultan
O r h a n han bin sultan O s m a n han-ı gazi kim ezel-i azâlde
hıl’at-i valâ-yi JUl». II bû nesl-i pâk-i şerifin eben an-
ceddin kadd u kametlerine rast biçilmiştir. Ve bu asl-ı lâtifin
ruy-i saadetlerine şems ü kamer necm-i süreyya gibi hüvey-
dadır ve feth ü fütûhatlarına inna fetahna leke fethan mübîna
bürhan ü delil-i azîmdir. Eazz Allahü ensarehu. Hak celle ve alâ
hazretleri izz ü celâli hörmetine ilâ yevm il-kıyam ömr-i devlet
lerini yevmen fe yevmen efzun ve düşmen-i din ü devleti olan
bî-ırz u hayâyı hor ve hakir eyliye. Leyi ünehar havf-i padişahîyle
helâk eyliye ve düşmen-i din olan keferet ül-fecerenin üzerine
daima mansur ve muzaffer eyliye ve a’da-yi dini daima mak-
hur ve hakisâr eyliye âmin bi hürmeti Tâhâ ve Yasin.
Şiir
Yine kim buldu şeref mesned-i Al-i Osman
Eyleyüp tahta cülûs çün o şehinşah-ı cihan
Avn-i hak irdi fe hamd buldu makamın Mahmud
Def’ olup külli gumum buldu şeref kevn ü mekân
Dilerim senden o Sultan-ı Cihanın yâ Rab
Ömrünü eyle füzun rahim kıl sen asân
Çıksın ol göz ki ana ayn-i hakaretle baka
Hak vire lâyıkım hem ola makhur her ân
Cümleye şamil için evvel ü âhır tahrir
Kim bu nesr içre idüp vakıı takrir ü beyan
Didiler arif-i billah görüp ol sultanı
Kutb ül-arz lafzını tarih-i sinîn-i iz’an
Kavlühu taalâ l4ul J l Ü jl
Vüzeray-i celîl üş-şan ve ülema-yi izam ve vükelâ-yi zevil-ih-
tiram dahi bu âyat-ı beyyinatın mâsadakı üzre her biri intihab
A BD İ TARİHİ 5
olunup bulundukları merkezin ehilleri olduklarından ötürü her
biri sadırlarında daim ve müstekar olup bu âlem emn ü âmân
ve adi ü ihsan ile ârâste ve pîrâste olup eşirra ve füseka olan
lar havf ü haşyet-i ümeradan can u başı kaydına düşüp fil-cümle
halayık muztar olmuştur.
Amma ba’du bu A b d i - i bîçare ve azuıde-dil-i
bu kitap niçin avâre, erbab-ı maarifin hakiri ve esnaf-ı tarihin
yazildi? pür taksiri sahib-i nazmın uşşakı, nesr ü mensu
run müştakı, bazı muhibb-i sadık ahibbamızın
ibram ve ilhahı ile işbu 1143 senesinin mah-i rebiülevvelinin
onbeşinci yevm-i hamîs" saat dörtte iken zuhur eden gavga
ve tecemmü eden eşhasın ahvalini iptida-i zuhûrundan ilâ ahi-
rihi tahrir olunmasını niyazmend olmalariyle, gerçi bu hakir de
bunu dere eylemekte kudret yok idi. Ancak hatırları için ce
saret olundu. Hak subhanehu ve taalâ hazretleri itmamını' mü
yesser eyliye. Amma evvelinde zuhûr eden ba’zı âlâim-i arziye
ve semaviyeden bir miktarını kaleme getirip inşa olunmak
münasib görülüp ba’dehu bu fitnenin zuhûruna sebeb ve bâis
ne olduğunu beyan eylemek akl-ı kasırımıza göre evlâ görü
lüp tahrir ve tasdir olundu. VI j
uNl lSIûV ’A ll.LO O v
1141 senesi maharrem ül-haramı gurresi6 cuma
Mi£l™üLMEMiş?ününe müsadefet etmişti. Ol yevm-i mübare- dehşetlİ bİr kede ales-sabah dergâh-ı barigâh-ı sipihr-i ger-
yagmur j un jjen(jz na-küşade-i miftah-ı âfitab-ı rahşan
iken sahife-i gerdun sahab-ı gûnagûn ile reşkâver-i nakş-ı
bukalemun ve haver-i hurşid-i cihantab masadir-i savaık-i âlem
harab olmağın bir baran-ı tufan-nişan vaki olmuştur ki sah-
ray-i bî-pâyan deryalar gibi cûşân ve hurûşân ve her seyl-i ej-
derha-peyker firaz-ı kühsardan mecari bulup piç ü tab-aver-i şi-
tab ile sû-be-sû cereyan oldukta tarafeynde nice hanüman vi
ran olmuştur. Hususa Boğaziçi’nde emval ve erzak-ı müslimîn
ziybi gülûy-i girdab-ı Bahr-i Siyah ve nice sahilsaray-ı erbab-ı
cah, remy-i seyl-i gümrah olmağın kazay-i mevcgâh-ı derya ile
ka’r-ı nayaba rehyap olup ruy-i bahirde misal-i habab nakş-ber
a) 28 . IX . 1730.
b) 7 . V l l l . 1728.
6 A BD İ TARİH İ
-ab olduğundan maada ançi ademiyan dahi gark-ı seyl-i baran
olmuştur. Netice-i kelâm bu def’a vaki olan matar-ı galib ce-
al Allah ü âhir ül-mesaib nadide-i pir ü cevan ve na-şenide-i te-
varihhan-ı güzeştegân ve
Yine medine-i Diyarbekiryde 1142 senesinde
d İy a r b a k ir 'd a mah-ı receb-i şerifin 25 inci gecesi" saat üçte
B1Rhad1sesİIZU tarafından ruy-i havada bir kızıllık zâhirve hüveyda olup bir miktar meks ü aramdan
sonra gûya ruy-i semada alevler peyda ve zuhûriyle gece
nehaıa dönüp ruşen oldu. Üç saat kadar meks ba’dehu az az
gaip olarak küllî zail oldu.
Ve yine 1142 senesinin mah-ı zilhiccenin 29
uncu yevm-i şenbih4 âfitab-ı şems-i münirin altı g ü n e ş t u t u l m a s i mlktarı inkişaf üzre tulü edüp 3 4 dakika
miktarı münkesif karar-dâde olup ba’dehu açıl
mağa ağaz eyledi. Hak subhanehu ve tealâ hazretleri hayırlar
feth-i bab edüp kullarına lütf u ihsan ile ve şeır ü şûru bu
yüzü kara günahkâr bîçare ve âciz bendelerinden def’ ü ıef’
eyliye âmin, bi-hurmeti seyyid il-mürselîn.
Bi-hikmetillah-i tealâ 1143 senesininin mah-ı
“ ıebiülevvelinin 15 inci yevm-i hamîs saat dörtte
HABERİNİN şehr-i Kostantiniye-i aliyyede vaki olan fiten ü
fesat ve gavgaya bais ve bâdi lisan-ı nasta ve
hakikatte meşhur olan sadrazam-ı Asaf-peı ver maktul İ b r a h i m
Paşa bundan esbak, ser-i sürh yedinde serhadd-i İslama kaıib
olan memleketlerini yed-i revafızdan tahlis olunup Memalik-i
Osmaniyâna zamm ü ilhak olması hususunda sa’y u ihtimam edüp
cebren ve kahıen kabza-i tasarrufa alınıp malik olunduktan
sonra herbirinin muhafazasına vüzeıa ve mîrimîranlar ve kifa
yet miktarı kapıkulu ve siperli kulu ve mîı-i levendan ve lü
zumu olan mahallere müceddeden kal’e bina ve kadîmden ka
lesi olanı tamir olunup ve gereği gibi nizam verilüp ve beş
altı sene müstakillen zapt olunmuş ma’mur ve âbâdan vilâyet
leri ve muazzam şehir ve kasaba ve kuralarına malik olunıçak
nice türlü zahmet ü meşakkat ve bi-kıyas mal-i padişahı telef
a) 13 . I I . 1730.
b) 15. V I I . 1730.
A BD İ TARİH İ /
ve izaat olunup ba’dehu bilâ-mucib ukalâ ve pir-i umûı-dide ve
kâr-azmûde ve ömrü serhadlerde ceng ü cidal ile geçmiş âdem
ler ile evvel ü âhırında meşveret edüp mübaşeret eylemedi.
Hemen kendi aklına göre mülâhaza edüp ve yakınlarından beş
on kişinin kelâm u düruğlarına itimad edüp Asitane-i saadette
Şah T a h m a s b tarafından rikâb-ı humayuna yüz sürü gelen
elçisi D e l i M e h m e t H a n namiyle müsemma bir kallâş ve
acem-i kumarbaz-ı fitne-engız kızılbaş-ı bed-maaşın kelâm-ı
nâ-puhte ve nâ-hemvanna meyl-i külli edüp hâlâ yed-i islâmde
olan vilâyetlerden Bağdad-ı Behişt-âbâd semtinde Kirmanşah ve
Hemedan ve Hormuad ( 1 ) ve Luristan ve Hora ( )
ve Sine gibi eyaletler kim, herbirinde olan muazzam şehristanlar
ve kazalar ve kuralar kabil-i vasf olmadığı [iümayan ve her
bir eyaleti birer iklim, herbiıinden ba’d el-harci vel-masrufat
yedişer altışar yüz kese hasılı var iken yine rafizî sekleri tara
fına teslim eylemek şurutunu ve Van serhaddi kurbünde kal’a-i
Hoy ve Curs ve eyalet-i Tebriz aklamiyle Rumiye ve
Karadağ ve Soğukbulak ve Meraga vesair ana tabi’ memleket
leri ta serhadd-i Erdebil’e varınca verilmesini münasib görüp ha-
fiyyeten yine sizleı e vereyim hemen sen dahi şah T a h m a s b
tarafına yaz kim, Eş r e f hanı şehr-i Isfehan’dan ne tarikle olur
sa olsun ihraç edüp malik olalar da bizim yedimizde olanlar
senden diriğ değildir deyü beyinlerinde ahd ü misak ve kavi ü
karar eylemişler. Amma kabzolunan memleketler için telef ve
zayi olan kapıkulu, Yeniçeri ve Serdengeçti ve Cebeci ve
Topçu ve Arabacı ve Sipahi ve Silahdar ve Ulûfeciyan-ı yemin ü
yesar ve Azeban-i yemin ü yesar, dört bölük ağaları, vüzera-i
izâmdan ve mîrimırân ve mîri-livadan ve serbevvabîn-i der
gâh-] âli ağalarından ve dergâh-ı âli müteferrika ve çavuşan
ağalarından ve Sadırazam-ı Asaf*peı ver ağalarından bu umûr-ı
mühimmede bı-hisab ümmet-i Muhammed kimi ser-i sürhler
yedinde telef ve bazısı hasta düşüp bikes ve diyar-ı gurbette
zayi olduğunu âlem bilir iken bilâ-mucib tama’-ı hamından
nâşi bu güne vaz* u hareketinden âlem halkı kendinden külli-
yet ile mugbeır hatır oldular. Şevketlü, Mehabetlü Padişah-ı
âlem-penah Hazretleri ise Sadrazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Pa-
şa’ya bigayetin teslim idiler. Vezarette müstakil ve murahhas
olduğundan her nice ister ise öylece ederdi. Ve kıs alâ hâzihi.
8 ABD İ TARİHİ
Ve zikri müıûr eden kaleler ve bazı şehirlerde
ir a k hazır ve mevcut top ve havan vesair ceptıa- s e r h a d d in d e . , T
d u r u m neye dair lazım-ı muteallaktan kıyas gelmez
mevcud idi ve zehair dahi mevcut olan asker-i
islâma vefa ider idi. Hasılı bir türlü müzayaka yok idi.
Yine faide vermedi. Bağdad-ı Behişt-abâd tarafından ser-
dar-ı ekrem, vezîr-i muhterem, müşîr-i müfahham, devletlü pa
şa, yesser Allahu ma-yeşa’ hazretleri bir sadik ul-kavil ve din
dar devletlü olduğundan nâşi daima taraf-ı Devlet-i Aliyyeye
Acem ahvalini sıhhati ve hakikati üzerine ilâm ve taife-i Acem
kizb ile memlû bir kavm-i pelid olduğu malûm-i devletleri ol
sun içün Sadırazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa’ya tahrir ey
lemekten aslâ hali olmadığından İ b r a h i m Paşa’ya bir gün
gazab tari olup ol saat bu mazmunda erar ü ferman mucebince
bir mektup inşa edüp tatar-ı saba-reftar ile vezîr-i mükerrem
A h m e t Paşa" Hazretlerine irsal eyledi. Vusulünde A h m e d
Paşa Hazretlerinin malûm-ı devletleri oldukta minba’d bir dahi
ahval-i kavm-i kızılbaşı kaleme getirüp taraf-ı devlete tahrir
eylemedi. Sadırazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa Hazretlerinin
irsâl eylediği fermanın mazmunu bu k i:
Bundan başka minba’d Eş r e f Hana ve Acem tarafından
bir şeye karışmıyasın ve bu tarafa ilâm eylemiyesin. Kendi
muhafazasında olduğun Bağdad-ı Behişt-abâda nizam verüp re
aya ve berayayı hoş tutasız. Zulm ü cevirden ihtiraz idesiz
deyü dört beş defa tenbih olucak gayri A h m e d Paşa Haz
retleri ilâm etmeyüp bu tarafdan ise Eş r e f Han ve Acem ta
rafından zuhûr eden havadisatın arz u ilâmı Hemedan Muhafızı
A b d u r r a h m a n Paşa’yab ve Kirmanşahan Muhassılı Peçevî
H a ş a n Paşaya c tefviz oldukta, iki vezîr birbirine düşüp gayri
garaza binaen birbirinin hilafını Devlet-i Aliyye tarafına arz u
ilâm ede ede bü kıyafete koyunca vafir zahmet çektiler. Ta-
raf-ı şehriyarîden ol taraflara umür-i mühimme ile tayin olunan
Devlet-i Aliyye emektaranı bikes ve hayırhahları geldikte söz
lerinde sadık iken tekzib edüb isga buyurmazlar idi. Kendi
çırakları ise vardığı mahallerden hadden efzun ikram olunup
a) S . O. c. I, s. 250.
b) S. O. c. III, s. 310.
c) S . O. c. II, s. 151.
ABDİ TARİH İ 9
geldikte hilâfını takrir edüp Sadırazam-ı Asaf-perver safasından
kendüye bahşiş ihsan ederdi. Kizb ile, devleti heba ve âhir
fenâ buldu.
Bağdad-ı Behiştabâd tarafı iptida bu tarikle
nadir şah’in ye d -i ravafıza verildi. Bundan esbak Eşre fz u h u r u han tarafından taraf-ı Deylet-i Aliyye ile sulh u
selâh oldu." Ferhan 6 sahrasında alduğu toplar
ve cephaneyi vesair kendinde mevcut her ne kim var idi,
fil-cümle Seraskeı-i ekrem A h m e d Paşa Hazretlerine tes
lim eyledi. Ba’dehu iki tarafdan elçiler varup gelmekte iken
şah T a h m a s b vafir rafizî sekleri başına cem’ edüp ve kızılbaş-ı
bed-maaşlardan T a h m a s b k u l u namında bir mel’ûa idi. Aslı
Horasan’dan Kaçar cemaatinden, Kaçar aşayirinden, göçebeden
olup bir miktar şeci mel’ûn olmakla onbaşı, yüzbaşı, binbaşı
olarak varup T a h m a s b şahın yanında han olup ba’dehu han
lar hanı payesiyle serfiraz eylemiş. Ol dahi başına vafir Hora
san askeri ve Kaçar Şahseven ve Cihan beyli ve Harman dali
ve Mellân getirip cem’ edüp merdud dâva ile 1142 se
nesinin mah-ı rebiülevvelinin garresinde c İsfahan üzerine var
mak musammem idüği tahkik olunduğu Eş r e f Hanın ismaı olı-
cak ol dahi asker tedarükine başlayıp ihtimam üzerine oldu.
Bir meşhur ağasını derakap Hemedan Mahafızı
e ş r e f h a n 'in A b d u r r a h m a n Paşa Hazretlerine bir muhab- y a r d im İst e m e s İ betname inşa edüp 5000 piyade yeniçeri askeri
niyaz ve reca ve 30,000 altın niyazmend ol
olduğu piyadegâna bahşiş irsâl eylemiş idi. A b d ü r r a h m a n
Paşa altını alıp ve gelen âdemine bir mektup tahrir edüp
mazmununda matlûb olan piyadegân in-şâ’-Allahu taalâ tarih-i
mektûpdan birkaç gün sonra irsâl olunur deyü hatm eylemiş
ve amma va’dinde hilâf zuhûr edüp ancak maksadı altını al
mak imiş. Ol ecilden kizb ihtiyar eylemiş ve Eş re f Han ile
sulh oldukta iktiza eyledikte birbirlerine serhadd-i islâmda olan
vüzera E ş r e f Han tarafı ve Eş r e f Han dahi muhafız Paşa
lara imdadeylemek kaydı var imiş. Gayri nâçâr Hemedan’ın
n) 2 3 .X . 1727 tarihli Hemedan ahidnâmesi, Maahedat Mecmuası,
c. II, s. 312.
b) Çelebizade Asım tarih i, s. 434, 502 .
c) 24 . IX . 1729.
10 ABDİ TARİHİ
sağ kolağası Y a h y a Ağa’yı 500 nefer süvari ile tayin edüp
Y a h y a Ağa dahi azm-i rah olup İsfehan’a dahil oldu.
Ba’dehu Eşre f Han dahi Ağvan askeri ile İsfa-Ar uAM L1L AKln
e ş r e f h a n içiN handan hareket edüp şah Ta hm as b dahi gel-
k a ç » ™ a l a b i m e k t e - asker bir gün gelüp Kum sahrasında mukabil olup sağ kolağası Y a h y a Ağa nefsine
bahadır ve gayet şecaat sahibi âdem olduğundan nâşi gayri
bir veçhile sabr u takati kalmayıp tevekkeltü alâllah deyüp
neferatiyle asker-i dalâlet-şiara gülbank-i Muhammedi getütüp
ellerinde seyf-i üryan kati vafir merdane savaş eylediler.
Amma faide vermedi. Zira Efgan askeri asla bir türlü ceng ü
cidale şuru’ eylemediler. Hemen temaşa eylediler. Meğer Eş r e f
Hana garezleri varmış, fırsat budur deyü ol mahalde icra ey
lemek sevdasında olup kızılbaş ile ceng ü cidal eylemediler.
Aslı bu imiş ki, Eş r e f Han çünki mîr M a h m u d ’u katledip
İsfahan’a malik oldukta şah Ha s a n’ın duhterini tezevvüc edüp
aldıkta ba’dehu ağvaniyana evvelki gibi rağbet eylemediğinden
nâşi zabitan ve ekseriya vezîr makamında olan hanları ve iş
erlerini cümle kızılbaşdan nasb eyledi. Bu ecilden ağvaniyan
kendisinden ıûgerdan oldular. Ve bizim Eş r e f Han kızılbaş
oldu zu’miyle kendinden el çektiler. Hemen gayri bu mahalden
kararı fiıaıa tebdil edüp ancak sağ kol neferatı savaş edüp
anlardan dahi ancak 200 âdem halâs oldu. Bir baş İsfahan’a
gelip vasıl oldular.
Rafızi askeri dahi der’akap gelip yakın olıcak
e ş r e f h a n ’in Eş re f Han gayri askeı-i Efgandan ümidi kesüp k a ç m a s i her nesi varsa götürmede hafif altın ve gümüş
ve cevahir ve inci ve sair tuhfeye dair olan
fil-cümle tahmil edüp sene-i mezburun mah-ı rebiülâhırının 27 nci
günü" İsfahan’dan azm-i Horasan eyledi. Çünkü İsfehan halî
kaldı. Şah T a h m a s b ’a müjdeci varup müjde eyledi. Efganlılar
firar eyledi deyü. Ol dahi âheste âheste mah-ı cumaziyelû-
lânm ikinci günü h İsfahan’a dahil oldu ve serdar-ı dalâlet-
şiarı T a h m a s b k u l u birkaç gün meks eyledikten sonra
mah-ı mezburun 25 inci günüf Eş re f Hânın ardınca Ho-
a) 19. X I . 1729.
b) 23 . X I . 1729.
c) 16. X I I . 1729.
A B D İ TARİHİ 11
rasan’a geldiğini Efgan haber aldıkta andan dahi der'akap
firar eylediler. Mesfur han-ı pelit ol tarafı gereği gibi dest-i
kabza alup ba’dehu geri İsfahan’a avdet eyledi. Bir gün
gelüp vasıl-ı İsfehan oldu ve Şah T a h m a s b ile görüşüp
ve bir elçi hazır edüp Tebriz üzerinden taraf-ı Devlet-i Aliyyeye
irsâl ° ve kendi dahi ol mahalden Luristan ve Huz ( jy>) ve He
medan taraflarına azm eyledi. 15 bin Kaçar ve Avşar ve Cerpet
) ve Cihanbeyli kürt askeri ile T a h m a s b çünkim ağ-
vaniyanı Kum sahrasında perişan edüp İsfahan’a malik oldu.
Gayri Hemedan etrafında olan taife-i AcemHEMEDAN HAVA- , , . . . . . , . . . . .
L i s i h a l k i n i n Hemedan valisi tarafından mukataatlar üzerineOs m a n l Il a r a voyvada ve subaşı olanlara kat’an itibar ve y ü z ç e v ir m e s i . . . ,
bir veçhile itaat ve ınkıyad etmeyup ve üzer
lerine edası lâzımgelen mal-i maktularını eda eylemekten imtina
ve zabitlerine kat’î cevap verüp demişler ki hele görelim bun
dan sonra nice olur. Şimdi İsfahan’da Eş re f Han yoktur T a h-
m a s b Şahdır. Bizden gayri sizlere bir türlü faide yoktur ve
iki defa mal-i mîrî vermek bizlere elvermez. Hemen varup ba
şınıza tedarük göresiz dediklerinde zabıtan gelip ahvali cümle
A b d u r r a h m a n Paşa hazretlerine arz u ilâm eyledikte, ma-
lûm-ı devletleri oldukta, ya nice edelim ağalar dedikte, anda
hazır olan ağalar bu nevi üzerine cevap eylemişler kim; “dev-
letlü sultanım, hemen şimdi Şah T a h m a s b Isfehan’da, ol pelit
T a h m a s b k u l u Huze tarafında kendi kaydında iken bu
mel’unlara bir gûşmal verelim ve bizden gözleri korkup Acem
tarafına meyletıniyeler,, dediklerinde bu söze asla rıza vermeyüp
kendi kavli üzerine Paşa kapısında Acem ki- a b d u r r a h m a n barından Farisi kâtibi olan iki mel’unun sözü
P A Ş A ’NIN YANLIŞ . . . ,h a r e k e t l e r i i le baş Farisi katibi olan ser-ı surhu T a h
ma s b Şah tarafına elçi irsâl eylemek ve ahvali
kendilerine tahrir edüp anlardan niyaz ve mal-i mîrî tahsil eyle
mek veçhi bu suretle ahsen olmak üzere kendi ağalarından
bir bahadır ve şeci’ ağası Harputlu Ö m e r Ağa namında birin1
mesfur Farisi kâtibinin yanına tayin edüp ve kendüler tarafın
dan T a h m a s b şaha bir mektup bu mazmunda tahrir eylemiş
“ İsfahan’a malik olduğunuz malûmumuz oldukta memnun olduk
a) Riza Kulihan.
12 ABDİ TARİH İ
ve bundan sonra beynimizde nice nice dostluğa lâyık işlerde
bulunmak emr-i mukarrerdir. Ancak halâ serhadlerimizde ihti
lâl vaki olmağla Şah Hazretlerinden niyaz olunur ki, reayadan
ol mal-i maktuu tahsil için bir mutemed âdem tayin buyurasız
ve bizim tarafımızdan dahi aklı başında ağalar tayin edelim
de himmetiniz ile mal-i mîrî vücude gele. Sa’y ve himmetiniz
niyaz olunur. Vesair ahvali elçiden sual buyurasız. Malûm-ı
devletleri olur„ deyü hatm-i kelâm eylediler. T a h m a s b Şah
Farisi kâtibini gereği gibi söyledüp cümle ahvale vakıf oldu.
Ve Hemedan tarafına âdem irsal edüp kendi taraflarına taife-i
Acemi getürmeği canına minnet bilüp ol saat âdem tayin ile
Hemedan etrafında olan şehirlerin ve kasabaların ve kuraların
fil-cümle reayasını kendü taraflarına cezb eylediler. Ba’dehu
Paşanın ağalarına bu güne cevap eylediler kim, “siz ne akl ile
Şahdan mübaşir talep edüp bu malı tahsil eylemeğe geldiniz.
Bu nice fikirdir kim, işlediniz, var işte,, deyüp yanından kov
muş. Ol dahi gelüp macerayı Paşasına tafsil üzerine ilâm eder
ve birkaçı dahi budur ki malûm olmak üzere muhtasaran
tahrir olundu:
Hemedan’da yed-i bazirgânda mevcut olanHEMEDAN ı ıh a l k in in revgan-i sade ve asel-i musaffa ve pirinç ve
t a h m a s p ş a h ’a buğday ve şa’îr beş nesne Hemedan kalesi mu-YARD1MLARI , , , ■ , - ı ı ,
hasara olsa taşradan bir dane-ı hardala muh
taç olmaz idi. Anda olan müslimîne kifayet eder idi ve bahusus
taşrada kasaba ve kuralarda der-anbar olan mevcut zahair
bî-hisab idi. A b d u r r a h m a n Paşa Hazretleri tama-ı hamından
naşi fil-cümle derun ve birunda olan zehairi İsfahan’a kafile
kafile, kârban birbirin basarak İsfahan’a vaıup gelmeğe başladı
ve zahair içine cebe ve cevşen ve kalkan ve kılıç gibi alet-i
harbe dair olanı mahfi götürüp ser-i surhlere kuvvet vermede
aslâ tekâsül eylemediler. Gayri bu haber Hemedan’da olan
ümmet-i Muhammede malûm olıcak hemen der’akap bir yere
gelip Hemedan mollası M a h m u d Efendi, ° ehl-i ilim ve fâzıl,
ehl-i hak bir âdem olmağla hemen cümlesi makam-ı kaza olan
mahalle gelüp huzur-ı şer’-i şerifde ahval-i mezburu evvel ü âhır
molla Efendi Hazretlerine haber verüp ve “seccade-i resûlullah-
a) S. O . c. IV , s. 325.
A BD İ TARİH İ 13
da bugün oturur hâkim-i şer’-i nebevisin bu umûr-ı muazzam
malûm-ı şerifiniz oldu. Bunun gayri def’i üzerinize vacibdir. Zi
ra padişah-ı ruy-i zemin hazretleri düşmen tarafından zahair
ve alet-i harp bey’ ü şira olunmasını men’ ve bu emr-i mekrûha
cesaret edenlerin nicesinin serlerin kat’ ve mal ve emlâklerini
taraf-ı mfrî için zabt ve nicesi kal’a-bend olduğu malûm-ı ilm-
ârâlarıdır. Kerem ü lûtf edüp cümlemiz tarafından Devletlü Paşa
Efendimize bu ahvali ifade buyurasız. Şayet malum-ı devletleri
olmıya da, bu menhiyatı eden hidmetkâr ola. Bu misillü işe
cesaret edeni inşâ’ Allahu tealâ bilâ-eman cezasın gayriye mucib-i
ibret olmak için vereler. Zahair böyle giderse birkaç gün içinde
bir şey kalmaz. Hak subhanehu ve tealâ Hazretleri hıfz eyliye.
Canib-i erbaamızı cümle düşmen ihata eylemiştir. Ya bir gün
gelüp de kale-i Hemedan’ı muhasara ederse mahsur olan üm-
met-i Muhammedin ahvali diğergûn ve perişan olup düşmen
ise kuvvet bulup üzerimize galip olacağı bilâ-şübhe olduğu
malûmunuz olsun. Ve elbet bu gün Paşaya varup def’ edesiz „
deyü molla Efendiye ibram-ı tam eylediler. Nâçar Efendi Hazret
leri dahi ol gün Paşa kapısına teşrif edüp ahval-i mezbur, ip
tida kethüdası, Diyarbekirli M u s t a f a Ağa namında bir kal-
lâş ve haramzade âdem olmağla müşavere edildi. Mezbur ket
hüda, molla Efendi Hazretlerine demiş ki “ Efendimizin bu ahval
malûm-ı devletleridir ve kendileri ruhsat-ı âm eylediler. Zira
yedi yüz elli kese vermek üzere Hemedan aklâmını deruhde
eyledi. Reayadan ise gayri mal-i maktu tahsil olunmaz. Voy-
vodolarımız pakçe cevap verdiler. Ya nice edelim, bunu Paşa
Efendimize dahi söylesek faide vermez, âlet-i harb sözü hilaf
tır „ deyü redd-i kelâm eylemiş. Ancak molla Efendiye gayret
tari olup ol saat Paşa Hazretlerinin huzurlarına varup " müslü-
manan huzur-ı şer’-i şerife gelüp bu ahvali Devletlü Efendimize
ifade eyle deyü ibram-ı külli eylediler. Bu günedek giden git
miş, bari şimden sonra def’ buyurasız deyü niyaz ederler ve
münasib olan dahi budur. Sultanımın malûm-ı devletleridir ki,
düşmen tarafına verilmesi menhi olan zahair vesair âlet-i har
be dair şey vermeğe ruhsat lâyık-ı şan-ı vezaret değildir „
dedikte pür ateş olup "Efendi bir dahi benim huzurumda üzeri
ne lâzım ve elzem olmıyan kelâm-ı na-hemvar bir alay kendü-
sün bilmez âdemin sözü ile gelüp minba’d söylemiyesin. Sonra
14 ABDİ TARİHİ
yalnız nef’yeylemem, zira bu serhadd-i azimdir. İhtilâle bais ve
badi olur. Sen de bil ki ibret-i âlem için bilâ-eman cezay-i
amelin tertip olunur,, deyüp huzurundan kovdu. Ol pîr-i se
lim, âlim ü fâzıl, mağmum ve mahzun mübarek nurani ruyu
üzerine yaş yerine gözünden kan revan olup mahkemede olan
ümmet-i Muhammede nahak yere kendüye olan hakaratı takrir
eyledi. Anda hazır olan müslimin ile, Hak subhanehu ve taalâ
Hazretlerine cezasını tevfiz eylediler.
Arasından birkaç gün mürûr eylemeden agva-
N iE^EDAirîIN n*yan ÜÇ yüz miktarı davar yine İsfahan’a kel- İs t e m e s İ evvel giderken ahz ü kayd ü bend ile Heme-
dan’a getürüp Yeniçeri Ağası haseki M u s t a f a
Ağa’ nın ağalar için mahsus olan konağına getürüp anda olan
ların fil-cümle huzurlarında yükler içinde alet-i harbe dair kati
vafir şey buldular. Cümleye malûm ve aşikâr oldu ve Muhzir
Ağa’ya getirüp ahvali var Devletlü Paşa Efendimize ifade eyle
deyü gönderdi. Ol dahi varup söyledikte evvel, “var bu saat
Yeniçeri Ağasını al gel,, deyüp ol dahi gelüp Ağayı Paşa kapı
sına götürdü. Ağaya dahi molladan on kat şedit hitap ve “seni
şimdi bilâ-eman katlederim. Şimdi var bunu def’eyle,, deyü
huzurundan çıkardı. Ol dahi gelüp def’-i gavga eyledi. Bu se-
bebden Hemedanda kaht ü galâ vaki oldu. Ve agvaniyana garaz
edüp beş on gün mürurundan sonra her birine birer töhmet ile
bir miktar gûş mal verildi. Çünkü bundan mukaddem T a h m a s b
kulu Han Huz’a ve Luristan tarafına azm-i rah olmuş idi. Ol
etrafı fil-cümle kabz-ı destine alıp teshir eyledikten sonra mah-ı
zilkade gurresinde“ azm-i Hemedan edüp mah-ı mezburun on
ikinci günü 4 Hemedan aklâmmdan Londürük nam kasabaya
geldi ve bir elçi ve bir name A b d u r r a h m a n Paşa Hazret
lerine bu mazmunda inşa ve mah-ı mezburun yirminci yevm-i ahad r elçisi Hemedan’a geldi, Tahrir bu k i:
“ Sen ki Hemednn valisi A b d u r r ah ma n Paşa'sın, nice
bir Hemedan ı boşaltup gitmezsin. Bizim tarafımıza ve Sadıra-
zam-ı Asaf-perver İbrahim Paşa Hazretleri tarafından defa defa
kâğıt geldi kim, hemen sîzler gayret edüp askeri Efgan-ı Is fe
ri) 18. V . 1730.
b) 29 . V . 1730.
c) 6 . V I . 1730.
A BD İ TARİHİ 15
handan ihraç edüp malik olasız. Bizim dest~i kabzımızda olan
vilâyetleri fil-cümle tarafınıza teslim olunur. Bu ahval ise cümle
sizlerin malûmudur. Bundan sonra Hemedan kalesine asker cem’
eylemek neden geldi ve cenab-ı saadetlerine lâyık ve seza de
ğildir kim, iki devletin arasına kılıç koyasız ve T a h ma s b
Şah bir yetimdir. Bu memleketler kendülerine eben-an-ceddin mi-
rasdır. Ve bir harap ve perişan olmuş memlekettir. Şecaatlü
Padişah Hazretlerinin bu vilâyetlere ihtiyacı yoktur. Hemen He-
medanı bir gün evvel boşaltıp gidesin. „
deyüp hatm-i kelâm eylemiş. Mah-ı mezburunİ r a n l I l a r l a ikinci günü, " yevm-i isneyn, azîm divan edüp
SAVAŞ İÇİN TED- f , , , . „ „ r-, ..b İr l e r a l in m a s i Hemedan da olan paşaları ve Molla Efendi ve
ocak ağalar ve yerlü ağaları fil-cümle Paşa ka
pısına cem’ olup ve meşveret olunup nice edelim dediler. “ İp
tida serdar-ı ekıem Bağdad-ı Behişt-abad muhafızı vezîr-i ruşen-
zamîr A h m e t Paşa Hazretlerine bu gelen namenin mazmununu
ve bu tarafa bir saat mukaddem teşrifini kendulerinden niyaz
edelim, deyüp arz-ı mahzar edüb ol gün bir çukadar ile Bağ-
dad’a irsal eylediler. Ve Gencan sultan valisi T i m u r Paşa’ya h
dahi yeniçeri ocağı tarafından mahzar inşa olunup ve Ab-
d u r r a h m a n Paşa ve Han Meh me t Paşa f ve Rişvan zade
M e h m e t d Paşa ve Hemedan Mollası Efendi gelmesi için niyaz
edüp mektuplar ile davetine Milli zade M u s t a f a Beğ ve
karındaşı M e h m e t Beğin yanına yüz elli miktar yarar âdem
ler koşup ol gün anı dahi irsal eylediler. Ve gelmesi için
azîm minnet eylediler. Zira yanında olan asker-i adüv-
şikârı gerek süvari ve piyadesi gayet güzide idi. Altı bin
er olurdu. Tah i n as b kulu Han, Hemedan üzerine gele
ceği emr-i mukarrerdir. Elbette lûtf edüp gelesin. Bunda
olan ümmet-i Muhammede imdad edesiz. Gayet minnet-i azim
dir demiş idi. Çünki Milli zade Me h me t Beğ, Gencan sulta
na gelüp yedinde olan kâğıtları T i m u r Paşa’ya verüp ol dahi
mefhumu malûm olıcak “ Hayır gitmem, bir veçhile,, dedi.
Milli zade Me h me t Beğ üç gün ruz ü şeb rica ve niyaz ey-
a) 19. V . 1730.
b) S. O. c. II. s. 60.
c) 5. O. c. IV, s. 227.
d) S. O . c. IV , s. 692.
16 ABDİ TARİH İ
ledi. Âhir-ı kâr “ Hoş imdi varalım gayri senin elinden helâs
bir veçhile mutasavver değildir „ deyüp azm-i Hemedan edüp
mah-ı zilkadenin on dördüncü yevm-i sebt “ Hemedan’a gelüp
seheri vusulleri haberi A b d u r r a h m a n Paşa Hazretlerine
gelince, mesrur ve handan olup ol gün Han’a Paşa kapısı
önünde olan meydana kifayet miktarı gerek Han’a gerek T i
m ur Paşa’ya ve askerine çadırlar kurup hazır ve amade ey
lediler. Ol gece muhafız paşa hazretleri dahi paşalara ve ocak
lara, mîrî askerine tenbih edüp ve taşraya sayeban ve çadırlar
irsal edüp seheri keııduleri dahi sayebana çıkıp T i m u r Pa-
şa’nın getürdüğü asker-i encüm-şümarın süvari ve piyadegâ-
nını seyr ü temaşa edüp cümlesin beğenüp maşâ’-Allah ve bare-
k-Allâh dediler. Muhafız Paşa Hazretleri T i m u r P a ş a’ya
bir post samur hil’at-i fahire ilbas ve yanında mevcut
olan yeniçeri ve serdengeçti ağalarına ve bölük başıla-
ıına ve kethüdasına, selâm ağasına varınca âiâ-kaderi me-
ratibihim hil’at ilbas olunup, ihsan ve keremler edüp T i-
m u r Paşa dahi gelüp çadırına nüzul edüp ol gece rahat
eyledi. Muhafız Paşa Hazretleri dahi sarayına şad u handan
ve ferahnâk gelüp karar eyledi. Ve ertesi yevm-i ahad J T i
m ur Paşa’yı Muhafız Paşa Hazretleri davet edüp azîm ziya
fet olunup bir mükemmel esb-i sabâ-reftar ve bir kakum kürk
ilbas ve kerem-i mâ*lâ-nihayelerinden an-nakdin beş yüz zolata
in’am ve ihsan edüp ihya buyurdular. Ve mah-ı mez-
burun on altıncı yevm-i isneync kethüdaları M u s t a f a Ağa’yı
davet edüp ol dahi icabet eyledi. Yeym-i mezburda bu haberi
mûhiş dahi zuhur eyledi kim, amma bu maceradan beş gün
evvel kasabay-ı Kenkvar'i kızılbaş-ı bed-maaş alel-gafle gece
içinde basup anda olan ümmet-i Muhammedin ekserisini helâk
edüp Sa’dava dahi perişan olup gayri Kirmanşahan rahim sed
edüp menzil Sine tarafından varup gelmeğe başladı. Hattâ
mukaddema Devletlü vezîr-i âlişan A h m e d Paşa tarafından
İsfahan’a T a h m a s b Şaha name ile elçi irsal eylemiş idi, gel
medi. Bir dahi tekrar müşarün fil-benan A h m e d Paşa ve bir
dahi A b d u r r a h m a n Paşa tarafından üç elçi irsal olunup
a) 31 . V . 1730.
b) 1. V I . 1730.
c) 2 . V I . 1730.
A BD İ TARİHİ 17
beş ay İsfehan’da mahbus edüp ne Şah kenduye buluşturdu ve
ne namelerine nazar eyledi Ve devlet tarafından Tebriz rahından
sadırazam tatarlarından A b d u r r e z z a k namında bir Tatar-ı
çapük-suvar ve Moskov Çarı tarafından gelen elçisi, bu beş
elçi, dört beş ay İsfahan’da mahbus alakoyup yüzlerine bile
bakmadı. “Serdarım T a h m a s b k u l u Han bu tarafa gelmedikçe
sana Şah cevap vermez deyü îtimad-i devleti şafi cevap verdi.
Çünkim T a h m a s b kul u , Hemedan aklamından Londürek'e
geldikte mezburan elçileri Isfehan’dan yanına getürmeğe âdem
tayin edüp, alıp gelirken tamam yol yarsunda Acem tarafın
dan yanlarına tayin olunan yüz miktar cirit aşayirinden olan
ademlerin kimi konak tedarikine ve bazısı zehair için gidicek,
görürler kim tayin olunan ser-i surhlerden yanlarında fakat
beş on âdem kaldı. Fırsatı ganimet bilip hemen esb-i saba
reftarlarının başını Hemedan tarafına çevirip hak subbanehu
ve taâla hazretlerine tevekkül olup, azm-i Hemedan oldular.
Sekiz konak mahalli üçüncü gün seherî selâmet ile gelüp da-
hil-i Hemedan oldular. Ahval-i ser-i surhleri Muhafız Paşa’ya
fil-cümle takrir eylediler. Amma Sadırazam-ı asaf-perver tatarı
elçiler ile maan firar eylemedi. Kızılbaşlar ile maan azm-i
Löndürek edüp T a h m a s b k u l u Hana vardı. Ol pelit dahi
kendüye asker-i dalâlet-şiarını göstermiş ve Sadırazam-ı Asaf-
perver İ b r a h i m Paşa’ya mahabbetnâme inşa edüp ve tatara
bir at ve birkaç parça yirmi altın verüp ve yanına iki kı-
zılbaş tâyin ve tekrar Muhafız Paşa’ya mektup irsal eyledi. Ol
dahi gelen mektubu ve kendi dahi ahvali tahrir ve Bağdada
A h m e t Paşa Hazretlerine mezbur tatar yediyle ol saat yüz
kuruş ihsan edüp Sine üzerinden irsal eyledi. Ve maan gelen
ser-i surhleri hemen çavuşlar kethüdasına müsafir verdi. Amma
çünkim M u s t a f a kethüdanın T i m u r Paşa'yı davetinde, Ni-
havend’i kızılbaş-ı bed-maaş mah-ı zilhiccenin on beşinci
yevm-i ahad " vakt-i seher alel-gafle basup içinde muhafazasına
tayin olunan iki bin askerden ancak beş yüz nefer âdem ha
lâs ve baki kalan yed-i kızılbaşda şerbet-i şehadeti nuş edüp
üzerlerine başbuğ olan O s m a n Ağa’yı ahz edüp ve mîrî beş
yüz piyadegâmn başı olan şeşmanı dahi esir edüp bu firar
a) 1 . V I I . 1730.
A bdi Tarihi F : 2
18 ABDİ TARİHİ
eden asker Kefergân'a ve Tök’e geldikte anda olan Voyvodası
kör İ b r a h i m Ağa yanına tayin olunan piyade ve süvariyi
alup anlar dahi Hemedan’a geldiler. Çünkü bu haber-i mohişi
T i m u r Paşa gûş edüp ol mecliste bedihi böyle dedi, “ Tah-
ma sb k u l u ile Eş r e f Han tarafında iken üç defa mukatele
eyledim. Hak subhanehu ve taâlâ hazretlerinin lütf u ihsanı
münhezim oldu. Ve hattâ bir defa otuz bin kızılbaş idi, üç
yüz bahadır ile bir seher vakti basup cümlesini tarumar ey
ledim ve T a h m a s b k u l u esir eyledim ve cümle ordularını
zabt edüp ba’dehu bir defa dahi ahz eyledim ve azad edüp
salıverdim ve kendileri ile böyle ahd ü misak oldu kim, bir dahi
ben olduğum mahalle ceng ü kıtal sevdasiyle gelmemek için ye
dime memhur temessük dahi verdi. Ben bunda iken val-
lah il-azîm buraya gelmez. Ancak ben bende-i hakisar ve
zerre-i bî-mıktara, lûtf-ullah-ı taalâ himmet-i duanız ile
yarın inşâ’ Allâhu taalâ kendüyi ahz ve asker-i duzeh ka
rarını tu’me-i şemşir ederim,, dedikte hazır-ı meclis olanlar
“ya sultanım hak taalâ hazretleri lutf ü kereminden fursat ihsan
edüp ahz olunur ise, nice edersiz,, “vallâh il-azîm yine azad
ederim, zira gayet bahadır ve yarar mel’ûndur, hemen Devletlü
Paşa Efendimiz bana yarın destur verup ve hayır dua edüp
azm-i maksud edem ve illâ icazet vermezler ise kalkıp Gencan
sultana azm-i rah olmam emr-i mukarrerdir. Hak taâlâ Hazret
leri inşâ’ Allâhu taâlâ ahz-ı intikam edeyim,, hamuş oldu. Ve
ertesi yevm-i salı 11 ba’d el-asır A b d u r r a h m a n paşa ile veda
eyledikte paşa hazretleri üç yüz kuruş eder bir Bağdad abası
ilbas edüp ve hayır dua edüp askerinin içinden gayet iyi ve
pâk ve güzide atlılarından üç bin bahadır er ve mîrî bayrak
larından ve yeniçeri serverlerinden bin miktar bahadır ile azm-i
maksud eyledi. Çünkim Han Me h me t Paşa Hazretleri gördü
kim, T i m u r Paşa azm-i rah eyledikte, şayet ki varup fursat
ve nusrat yüzünden ola ve serfiraz ve şöhret sahibi belki rüt-
be-i vezaret ile payedar ola, deyü hasedinden naşi ertesi yevm-i
erbaa 4 hemen yanında mevcut bulunan beş yüz miktarı bebe
dilâverlerini hazır ve bin kadar Erdilân şahbazlarını müheyya
edüp ve ol saât A b d u r r a h m a n Paşa Hazretlerine kethüda-
a) 2 . V I I . 1730.
b) 4 . V l l . 1730.
ABD İ TARİH İ 19
sını irsal eyledi kim, “bana bugün ya destur verirler ben dahi
T i m u r Paşa ile maan T a h m a s b k u l u fle savaş ederim yok
derler ise bundan sonra bir saat dahi meks ü karar eylemem.
Mutasarrıf olduğum Sine’ye giderim. O dahi mutasavver değil
dir derlerse, kendi kendimi katleylemek emr-i mukarrerdir,,
dedikte muhafız Paşa Hazretleri def’e kati vafir sa’y eyledi. Ve
kapıcılar kethüdasını ve gâh Milli zade M u s t a f a Beği olmaz
deyü ve münasip değildir, feragat eylesinler deyü irsal eyledi.
Bir veçhile feragat eylemedi, âhir-ı kâr Dergezinli M a h m u t
Beği, Dergezin bahadırlarını dahi yanına zamm edüp yevm-i
mezburda ba'd el-asır esb-i saba*reftarına suvar olup Paşa Haz
retlerine gelüp bir kakum kürk ilbas olunup ve hakipây-i şerif
lerine yüz sürüp azm-i maksud eylediler. 01 gece nısf ul-leylde
T i m u r Paşa ile kavuşup bir araya gelüp meşveret ve müşa
virlerini tamam bir araya koyup mah-ı mezburun ondokuzuncu
yevm-i hamîs a tevekkeltü alâllah ve hüve alâ külli şeyy’in kadîr
deyüp gaza-yi ekber niyetiyle oldukları mahalden hareket ve
düşmen*ı bî-din olan T a h m a s b k u l u Hanı talepkâr olarak
ru-be-rah oldular. Karşılarında olan Kûhsarı öte tarafa aştıkta
t a h m a s b k u l u Acem çerisi dahi karşılarında zahir ve nüma-İl e y a p il a n yan 0idu. İki leşkerin beyni bir saat ancak var,MUHAREBEDE J , r r «ı ı r-,osmanlilar gayrı hemen sağ kola Han M e hm et Paşa kapısıb o z u l u y o r halkı ve Erdilân kürdü ile ve sol kola Dergezinli
M a h m u t Beği Dergezin leşkeri ve beş yüz miktarı yeniçeri süva-
risile ve T i m u r Paşa kendi bahadırlariyle orta yerinde selât u
selâm ederek gele gele asker-i dalâlet-şiara yakın geldikte, iptida
merdane vari T i m u r Paşa göm gök timüre gark olmuş elinde
nize-i can-sitan esb-i saba-reftannı meydan ortasında cevelân,
ensesinde on kadar dilâveran kafadarları ile maan emr ü talep
eyledikte, ser-i surhler tarafından dahi otuz miktar kaçar sekleri
üzerine hücüm eylediler. Bî-muhâba ani mahalde Hak taâlâ
Hazretlerinin lütfü ile, on beş bî- dini yalnız kendi başına Hâ-
zin-i Duzehe teslim eyledi. Dönüp yine askerine geldi üç de
fada elli kızılbaş-ı bed- maaşı hâke çaldı ve askerine gelüp
pend ü nasayih eyledi kim, zinhar-be-zinhar gayri bir türlü
elem ve kederde olmıyasız. İn-şâ’ Allah ur-rahman fursat ve nusrat
a) 5 . V I I . 1730.
bizimdir, Allah kerimdir. Heme cümlemiz birden düşman üze
rine yürüyüp tarumar edelim. Feamma mel’ûn-ı ebedî T a h m a s b
k u l u Han, kendü kaydın görmüş idi. Aslen piyadegân askerini
setr edüp önüne altı bin güzide Kaçar ve Avşar süvarisini öküz
boynuzu ve ardına üç kat deve altı yüz zenberek develer
üzerine vaz’ edüp ve üç bin deve ve develeri birbirine bend
eylemek için timur zincirler ile dokuz bin tüfenk-endaz piyade
ve cümle develeri çökerüp ve timür zincirler ile kavi beste kılıp
vesair askerin dahi deve taburu içine alıp ancak taşrada kalan altı
bin süvariden gayri leşker komamış idi. Bu ahvalden ise asla T i-
m ur Paşa’nın haberi yok idi. Bî-habîr (bî-haber) olduğundan
naşi hemen gülbank-i Muhammedi getürüp seksen yedi bayrak
birden Acem sekleri üzerine hücüm edicek, Acem süvari askeri
takat getirmeyüp sağ tarafa kaçmak gösterüp T i m u r Paşa’nın
askeri meydanda kaldıkta altı yüz pâre topa ve dokuz bin
tüfenge birden ateş urdukta iki saat miktarı gök dudm içinde
birbirini görmediler. Bu esnada Han M e h m e d Paşa yerinde
payidar olmayıp firar eylemiş ve sol kolda M a h m u t Beğ
dahi sahip kadem olamayup kaçmış ve T i m u r Paşa'mn aske
rinden iki bin miktarı şerbet-i şehadeti nuş eylemiş ve baki
kalan dahi firar edüp bu düzen ile asker-i İslama şikest vaki
oldu. Ve gayri ser-i surh askeri gerüden kova kova ve kıra
kıra sekiz saat kaçup güç ile halâs buldular. Ve akşama karib
bu haber-i muhiş Hemedan’da şuyu buldu. Ve yevm-i cuma "
gecesi saat beşte iken azim cemiyet olunup Paşa kapısına pa
şalar ve ağalar ve Molla Efendi davet olunup A b d u r r a h m a n
Paşa Hazretlerinin huzurunda müşavere olunupABDURRAHMAN , , .. . . . . . . . * . . . . ,
p a ş a h e m e d a n i bu ahvali nice edelim deyu cevap eyledikte, her b ir a k m a k İs t Iy o r biri bir söz söyleyüp ahar-ı kâr A b d u r r a h -
VE KAÇIYOR r . 1 • 1 . . . 1 , .m a n Paşa Hazretleri bend-ı kelâm eyledi kim,
“bir miktar ceng ü cidale yarar diye mülâhaza olunan askerimizin
ahvali cümleye malûm ve düşman ise gayet çok, hattâ on beş
bin Nerdiban yanında mevcut olduğu sahih ve Hemedan kalesi
gayet büyük ve koyun ağılından farkı yok. Muhafazası düşvar
ve içinde mevcut olan ümmet-i Muhammedin ehl ü ıyali ayak al
tında kalup, helâk olmak mukarrer. Ruz-i cezada Hak subhanehu
ve taâlâ huzurunda bunlara sonra nice cevap verilir ve kanlarına
a ) 6 . V I I . 1730
20 ABDİ TARİH İ
A B D İ TARİHİ 21
girmek olur mu? Siz ne dersiniz,, dedikte asla bir ferd cevaba
agaz eylemedi. Gayri nâçar bir dahi sual eyledi, yine hamuş.
Üçüncü defada yeniçeri serdengeçti ağaları gayret edüp dedi
ler kim, “Devletlü sultanım, bizleri Padişah-ı ruy-i zemin Hazret
leri, bu kaleye ancak düşmen-i bî-din ile ceng ü kıtale ta’yin
eyledi. Yoksa kale vermeğe veyahut koyup gitmeğe komadı.
Kat’an vermek için sözüne kadrimiz yoktur,, deyüp hamuş ol
dular. Amma sair ağalar bu sözde ma’hud imişler. Bundan
ötürü hemendir A b d u r r a h m a n Paşa Hazretleri buyuıudlar
kim, “Ben yarın koyup giderim. Bana itaat eden gelir, gelmi-
yen kendü bilir,, deyüp herkes evli evine gitti. Mah-ı mezbu
run yirminci günü, “ yevm-i cuma seheri kapılardan çıkıp kararı
firara tebdil eyledi. Nefs-i Hemedan’da yüz otuz pare top ve
on adet havan ve on bin tüfenk ve bî-kıyas barut ve siyah
kurşun ve sair mühimmat vafir idi. Halk atla, kimi piyadie ve
kimi sade-ru birer bargire suvar olup cümle malik oldukları ne
kadar eşya ve çadır ve otak yerlerinde kaldıHEMEDAN'D AKI , , >
o s m a n l i k u v v e t İ ve eğer sual olunur ise Hemedan da mevcut olan GELİşi güzel asker-i İslâm altmış bin âdeme baliğ olurdu.
Y t .Paşalardan Rişvanzade Me h me t Paşa ve
Han M e h m e t Paşa ve T i m u r Paşa ve Musul sancağı
zuama ve ehl-i timan ve on sekiz yeniçeri serdengeçti bayrağı
on beş yeniçeri ortası, bin sekiz yüz yamak ve cebeci ve top
çu ve top arabacı, vesair başı boş asker kati vafir idi. Ve
yerli neferatı sağ ve sol kol, ve azep ve dizdar ve beşlü üç
bine karib idi. Ve bundan gayri beş bin mîrî süvari ve piyade
ve taşra kuralarda olan Dergezenliden beğleri M a h m u t Bey
marifetile ceng ü kıtale kadir on beş bin tüvana cenk ve harbe
kadir olanını ehl ü ıyali ile kaleye alınıp bî-kıyas asker oldu.
Baş olmadığından böyle vaki oldu. Hak subhanehu ve taâlâ Haz
retleri encamını hayre tebdil eyliye. Amma Nihavend zabiti O s-
m an Ağayı Nihavend’de kızılbaş ahz eylemiş idi. Ba’dehu mah-ı
zilhiccenin yirmi beşinci h günü Serdar-ı Ekrem A h m e t Paşa
Hazretleri Derte’de (* j j ) iken T a h m a s b k u l u tarafından elçi
namile ser-i surh libası ile mülebbes başında molla mendil bir garip
a) 6 . VII . 1730.
b) 11 . V I I : 1730.
22 ABDİ TARİHİ
suretle A h m e t Paşa Hazretlerine gelmiş cevap her ne ise Vezîr-i
ruşen zamîr Hazretlerine takrir ve malûm-ı devletleri olduktan
sonra Bağdad’da yanına âdemler tayin edüp nefyedildiler. Ve
geriden âdem irsal edüp katlolundu. Ancak aslı ne olduğu
malûm olmadı. Hemen nas beyninde O s m a n ağa kızılbaş oldu
deyü şöhret buldu. Mah-ı zilkadenin yirmi üçüncü günü ° yevm-i
ahad, seheıî Sineye dahil olup bir mamur kasaba ve her şey
kati çok mevcud olan asker-i islâma kifayet eder iken ve valisi
Han Me h me t Paşa idi, faide vermedi. Bu firar
eden baş bağı yok eşhas ve eıazil gördülerSINE’NIN YAĞMASI \ ,
kim, kasabada mal-ı fıravan ve ehl-ı ırz suretlı
olan ise asker gelmezden evvel ehl ü ıyalini ve
götürmeğe kadir olduğu zî-kıymet cevahir altın tuhfesini alup dağ
başına çıktı. Aklı olmıyan kan ayaklı b reaya makulesi ve
ermeni ve yahudi anda kalmış ve evleri kapayıp içinde otur
muşlar. Amma zabit olmadığından gayri A b d u r r a h m a n Paşa
hazretleri gayet vehhamî âdem olup men' ü def’e bir veçhile
kadir olmadı. Hattâ bir balâ mahalle sayebân kurdurup kasa
ba içinde olan ceng ü cidali temaşa ve avret, oğlan, uşak, re
aya “aman ümmet-i Muhammed aman,, deyü figanları âlemi
tuttu. Ahir-ı kâr içinde olan mali yağma ve reayayı esir ve
karşı duranı tu’me-i şemşir eylediler. Var kıyas eyle, yağma olu
nan mal ne kadar bî-kıyas idi. Heman bir kâıban-sarayında
hind metaı bin keseye baliğ oldu. Sair mahallerinden talân
olunan hesaba gelmez ve eğer mevcut olan zehair hıfz olu
nup ve A b d u r r a h m a n Paşa bir reşit ve umûr-dîde olay
dı, bir gün H an Paşa’yı ve her ocaktan zabitan tayin edüp
içinde olan reayayı hıfz edüp ve kendi ol mahalde ikamet
edüp kalaydı ol mahal şimdi yed-i islâmda kalmış olurdu.
Mevcut olan zehair bir sene ol mevcut olan askere iktifa
eyler idi. Anı dahi bir nev’ile haıab edüp revafıza bağışladı.
Tamam kasabayı yağma eylediler, içinde bir şey kalmadı.
Bade harab il-Basra, âdem tayin edüp men’ ü def’e mübaşeret
eyledi. Ol dahi bu sebeb ile yine Kızıl başlara 0 tabi oldu.
a) 10. V I . 1730.
b) Nüshada;
c) Nüshada: K ızıl surhler; bu bâriz yanlışlık ilk müstensihe mi, yoksa
müellife mi aittir, d iğer hîr nüsha elde edilinceye kadar anlaşılm ıyacak.
A BD İ TARİHİ 23
Mah-ı mezburun yirmi altıncı ” yevmi erbaa gelüp, Kızılca san
cağına dahil olup, anı dahi Sine gibi yağma eyledi. Sonra
hanelerini ihrak eylediler. Bu haber bebe S ü l e y m a n oğlu
H a l i t Beğ’e vasıl oldukta ol esnada Kara çuvalan mutasarrıfı
idi. Derakap kethüdasını A b d u r r a h m a n Paşa’ya irsal edüp
demiş kim,, eğer benim vilâyetimi dahi Sine ve Kızılca gibi,
askere yağma ettirmek muratları ise vallâh il-azîm cümle bebe
dağlarında olan bebe askerini şehrime getürüb cümlemiz kı
rılmadıkça bir türlü yağma olmağa kail değiliz,, demiş. Asker
de ise, bir günlük zahair yok ve altı yedi gündür aç olup
gayri A b d u r r a h m a n Paşa şaştı. Ve ol saat ocaklardan
demler ta’yin eyledi. Mah-ı mezburun yirmi yedinci b yevm-i
hamîs seheri serdangeçti ağaları ve iki orta hıfz u hıraset
eylediler. Ancak H al i t Beğ dahi sarayı bir
t a h m a s p k u l u bâlâ mahalde vaki olmağla beş yüz bebe kürdü h a n in k Ir m a n - . .. , . ,ş a h a h ü c u m u ellerinde tufenk hazır ve amade ıdı. Ve yevm-ı
cuma meks olunup gayri azm-i rah olunup
mah-ı zilhiccenin dördüncü c yevm-i hamîs Kerküte * jT j'
dahil olundu. Ve Kirmanşahane on beş bin rafizi sekleri ve
üzerlerine H ü s e y i n Han ve Kör H a ş a n Han’ı başbuğ edip
T a h m a s b k u l u Han tayin ve irsal eylemiş imiş. Ol dahi Mah-ı
zilkadenin yirminci d cuma Kirmanşah’a geleceğini muhafızı Pe-
çevi H a ş a n Paşa haber alıcak, iptida beş yüz süvari ile
mah-ı mezburun on dokuzuncu £ yevm-i hamiş Keleş Ha l i l Ağa
namında bir meşhur bahadır adem olmağla irsal eyledi. Ol dahi
bir mahalde müsadefe edüp kendüyi oi asker-i dalâlet-şiara urup
ol kadar cenk ederler kim, ancak yüz nefer âdem ellerinden helâs,
bakisi yed-i sakîden şerbet-i şahadeti nuş eylediler ve
ağaları Keleş H a l i l Ağa dahi azm-i Firdevs-i cinan eyledi.
Rahmet-ullâhi aleyh. Ol sekler elinden halâs olup, can atup
gelüp Kirmanşahan’a bu haberi H a ş a n Paşa’ya takrir eyle
diler. Ertesi yevm-i cuma buraya geleceği emr-i mukarrer oldu.
H a ş a n Paşa Hazretleri dahi, ol gün ol gece damen-der-mi-
a) 12 . V I . 1730.
b) 13 . VI . 1730.
c) 20 . V I . 1730.
/ ) 6 . V I . 1730.
g) 5 . V I . 1730.
24 ABDİ TARİHİ
yan edüp tedarikini görüp ertesi yevm-i cuma, asker-i revafız,
gayri değirmenler tarafında zuhûr eyledi. Ancak ol mahalde Kir-
manşahan’da dergâh-ı âli gediklilerinden üç bahadır Ağa, Haşan
Paşa Hazretlerinin yanında mevcut bulunup karşı varan beş yüz
nefer süvari üzerine selâm Ağası Y u s u f Ağay’ı ve Bağdadlı
zade Be k i r Ağay’ı ve bin beş yüz mîrî piyadegân üzerlerine
selâm Ağası O s m a n Ağay’ı mübaşir tayin ve irsal eyledi.
Hak bu kim ağalar din-i mübin uğruna merdane sa’y ü himmet
edüp bilûtf-i Huda asker-i dalâlet-şiarı ani mahalde tarumar
edüp yedi bin kelle ve binden mütecaviz esir ahz ve cümle
malları zabt olunup ve beş saat miktarı kovup ser-i surhler kaç
tılar. Lillâh il-hamdü vel-minne mansur ve muzaffer ve ferahnak
gelüp H a ş a n Paşa Hazretlerine gaziler dest-pus edüp, her
birine alâ-kaderi meratibihim hil’at-i fahire ilbas eyledi. Gayri
kendi zevk u sefalarında iken yine mah-ı mezburun yirmi ye
dinci a yevm-i cuma Hemedan’dan bir habere müterakkip iken
Hemedan’ı kızılbaş zapt eylemiş deyü bir Yahûd haber getür-
müş bir hafta oldu. İçinde olan kodu gitti. Peçevi H a ş a n
Paşa dahi, ol gün, tedarikini görüp yevm-i sebt azm-i rah oldu.
Yevm-i ahad önlerine yine Kör H a ş a n Han üç bin gök timüre
gark olmuş tüvana lûti ile geldikte azîm telâş verdi. Ahir-ı
encam gayret edüp avn-i Hak ile bunu dahi perişan ve yedi
yüz kelle alınıp yüz karalığı ile firar ve enselerinden beş saat
kovarak kaçup gittiler. Bunlar dahi gurre-i zilhiccede b yevm-i
isneyn Derie'ye dahil oldular. Kermanşahan'da dahi otuz pare
top, vafir cephane kaldı. Menyaş hanında dahi kati vafir barut,
siyah kurşun ve her ne kim lâzım, cephane bî-kıyas kaldı.
Ancak Vezîr-i rûşen-zamir A h m e t Paşa Hazretlerine Hemedan
üzerine seraskerlik mah-ı zilkadenin beşinci günü c serdarlik , _ , , , , °
bağdat vALisi geldi. Sabıka sipahiler Ağası M e h m e t Beğahmet paşaya jje ve j^j yQz ^ese a|4ça harç ve masraflarına
VERİLİYORsarf için taıaf-ı Devlet-i Aliyyeden irsal ve
getürüp teslim eyledi. Zahir-i Bağdad-ı Behişt-abaddan bir Vezîr-i
âlişan bunca tedarik görüp on beş gün içinde Hemedan’a nice
a) 14 . V I . 1730.
b) 17 .V I . 1730.
c) 21 . V I . 1730.
A B D İ TARİH İ 25
imdat edebilir, sür’atle ancak Bağdad’dan sekiz günde gelinir
var kıyas eyle kim, muradlan ne imiş. Hele her ne ise çünkim
bu haber-i muhiş Bağdad muhafızı Vezfr-i muhterem A h
m et Paşa Hazretlerinin sem'ine ericek bir gün içinde tedarikin
görüp azm-i rah olup Kasrişirin’e gelüp, îd-i şerifi anda edüp
ba’dehu Bacilan’a geldi ve Tebriz ve Erdebil aklâmiyle Acem
şahı T a h m a s b tarafına verilmek üzere Asitane-i saadette olan
elçileri ile müzakere olunmuş imiş. Hemedan ve Kirmanşahan’a ve
Sine ve Tebriz Acem tarafına verile ve Gence, Tiflis ve Revan
bizde kalmak üzere kavi ü karar eylemişler imiş. Amma kaçan
kim Hemedan’ın baş aldığı haberi devlette şuyu’ buldukta, Padi-
şah-ı âlempenah hazretleri evvel bahara seferim var deyüp beş
on gün içinde Otağ-ı hümayun Üsküdar’a kurulup ve kendüleri
dahi bir saat-i ferhunde-fâlde Üsküdar’a çıkıp p a d iş a h s e f e r e m e k s üzere iken meğer Sadı ıâzam-ı Asaf-perver
ÇIKMAĞA . e I f - T - I - J i -h a z i r l a m y o r İ b r a h i m Paşa Hazretleri mahfı Tebrızı dahi
Kızılbaşa vermiş ve içinde olan ümmet-i Muham
med’in rub’u bulmadığı aşikâr ve lisan-1 nasta mütevatir olup
gayri cümle nas kendülerinden nefret edüp bir bahaneye ba
karken böyle vaki olmak üzere şuyu buldu ki: Tebriz’den çıkan
asker bir yere cem’ olup emir şer’in deyüp geliyor söyleş
mekte iken hilâf zuhûr edüp İ b r a h i m Paşa Üsküdar’dan
bugün yarın hareket olunur deyü bu kadar ümmet-i Muham-
med mühimmat-ı seferiye için ellerinde bir şey yok düyûn-i
kesîreye mübtelâ olup bir zamanda olmuş değildir ki gedikli
ağaların ikisi üçü bir çadırda sefere gide. Mah-ı rebiülevvelin on
ikinci " yevmi isneyn mutad-ı kadim üzere Hazret-i Habîbi Hu-
dâ, sened-i asfiya Hazretlerinin mevlûd-i şeriflerin ta’zim ve tek-
rim ile kıraat olunması kanun-ı padişah! üzere Sultan A h m e d
Han Hazretlerinin ( 1012 senesinde culûs-ı hümayunu olup 14
sene saltanatta ömür sürdüler.) zaman-ı saltanatlarında At mey
danında altı minareli bir cami-i şerif ve türbe-i lâtif ve medrese
ve imaret ve talim-i sibyan için muallimhane ve bimaristan
binasına mübaşeret olunup tamam olduktan sonra mükemmel
evkaf ta’yin olunup, şeyhler ve imamlar ve hatip ve kayyum-
lar ve müezzinler ve sair hüddamın tamam ta’yin eyledikten
a) 25. X I . 1730.
26 ABDİ TARİHİ
sonra beher sene mevlûd-i şerif kendi vakfından harcı görülüp
padişah-ı ruy-i zemin halled Allâhu hilâfetehu Hazretleri Asitane-i
saadette mi, veyahut dâr un-nasr-i mahmiye-i Edirne’de mi veya
sefer-i hümayunda mı bulunur, ol mahalle mütevelli ağa götürüp
itmam-ı hidmet eyliyeler. işbu 1143 senesinde sefer-i hümayun
takarrübiyle Padişah-ı âlempenah Hazretleri Üsküdar’da olmağ
ile valideleri merhum ve mağfur cennetmekân G ü l n u ş Valde
Sultan Hazretlerinin müceddeden bina ve ihya buyurdukları
cami-i şeriflerinde mah-ı rebiülevvelin 12 nci yevm-i isneyn “
mevlûd-i şerif okundu. Padişah-ı ruy-i zemin Hazretlerinin asla
keyfi yok idi. Meğer ol gün bu gavga zuhûra
İh t İl â l İn İl k g^sün için eşhas meşveret eylemişler. Amma k a r a r l a ş m a s i azîm cemiyet ve cümle bir yerdedir. Şayet bir
ferd-i vahit bizlere uymaya da cümlemizi tu’mei
şim’şir edeler deyü havfe düşüp erteye kalmış. Vakıa Sadr-ı
âzam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa Hazretleri bir zevk u safaya
mail, ruz u şeb hay u huy ile safada ve ocaklarda zabitan bir
birine uygun, Devleti âl-i Osman da bu güne hareket eylemiştir.
Gedikli ağaların her birisine bir bühtan ile gedigün ref’ ve
ziametin kendi etbaına ve havas-ı hümayuna ve kendisini
nefy veyahut kale-bend edüp bundan sonra beş on
senelik ziametinin hasılını alup yine ibka eylemek mutad etmiş
idi. Ve taşrada olan maldar vilâyet ağalarının her biri defa
defa birer bahane ile tecrim olunmuştu. Ve reaya fukarası
zülm ü çevrinden perişan olmuştu. Alem hayrette kalmış idi.
n e v ş e h İr l İ İb r a - Ehl-i mansıp olanların ekseri leyi ü nehar zevk u h İm p a ş a ’n in s a f a ve çeng ü cegane ile meclis araste idi. Me-
YAPT1KLARI VE . * ® , .d e v r İ a d a m l a r k maliki al-ı Osman harab olmak değil, canıb-ı n in d ü ş ü n c e l e r i erbasını düşmen neuzu billah zabteylemek sade
dinde olsa belki biz zevkimizde olalım derlerdi. Bundan gayri
taraf-ı Devlet-i Aliyyeden Şah-ı Acem T a h m a s b Şah tarafına
irsal olunan elçi ile hafiyyeten Tebriz muhafızı K a r a Mu s
t a f a paşa’ya b emr ü fermanlar irsal eylemiş kim, kaleyi boşal-
tup T a h m a s b Şah tarafından ta’yin eylediği hanına teslim
a) 25 . IX . 1730.
b) S • O. c. IV , s. 428. Bu zatın o tarihte O zi valisi ve muhafızı olan
Kara Mustafa Paşa ile karıştırılm ış olduğu anlaşılıyor.
A B D İ TARİH İ 27
edesin. Bir türlü muhalefet etmiyesin. Sonra
. . cevaba kadir olmazsın, dedikte ol dahi naçarTEBRİZ'İN TESLİMİ . . . . . -r i T •
sadır olan emr-ı alışanı nşa eylemeğe bir
veçhile kadir olmayıb ihfa eylemiş. Zira âşikâr
eylese Tebriz içinde halâ mevcut olan asker-i İslâm yetmiş
seksen bine karib ve bu güne vaz’-ı na-hemvara bir türlü razı
olmıyacakları şems ü mah g-ibi zahir ve hüveyda bir fitne ikaz
olunur havfinden naşi bu sırrı ayan etmeyüp setr eyledi. Beş
on gün içinde mahfi gece ile hazînesini fi-1 cümle Van tarafına
irsal edüp hemen sade-ru sebükbar kaldı. Acem tarafından dahi
Tebriz kabzına memur T a h m a s b k u l u Han gelüp Tebriz’e
karib mahalde meks ve M u s t a f a Paşa’ya haber geldi. Ol gece
kendi etbaı ile hafiyeten firar edüp çünkü sabah oldukta kale
de olan ümmet-i Muhammed bu habere vakıf ve haberdar olı-
cak dembeste kaldılar. Ahir-ı kâr ne çare baş gidicek ayak
payidar olmaz. Herkes kendi can u başı kaydına düştü. He
men piyade, süvari, zelil ve seıgerdan sür’at ü şitabla giderken
gerüden ser-isurh sekleri erişüp ve uğurlarında olan boğazları da
hi kızılbaş sed edüp ol bî-ikes âdemler ceng ü kıtal ede ede kızıl-
başda şerbet-i şahadeti kevser-i saki yedinden nuş eylediler. Ve
Tebriz mollası T a b a k z a d e Efendi ehl-ü ıyal veetba’iyle cümlesi
azm-i Firdevs-i alâ olup şerbet-i şahadeti Rıdvan yedinden nuş
eyledi. Rahmet-ullahi taâlâ aleyhim ecmaîn. Rub’u ancak selâmet
buldu. Bu habeı -i muhiş mah-ı rebiülevvelinde" Asıtane-i saa
dette tevatür buldu. Alem içinde ser-i suıh tarafından âdem
geldi, anda olan ümmet-i Muhammedin üç dört bin miktarını esir
edüp ba’dehu her birini birer ukubet ile helâk eylediği şöhret
bulmuş idi. Bu acem tarafını bu güne igva ve kuvvet vermeğe
bais ve badi E ş r e f Han tarafından Rikâb-ı hümayuna yüz
süre gelen elçisi B a h a d ı r Me h me t H an h
e ş r e f h a n ’in Asitane-i saadette bir kaç ay ikamet edüp ba’dehu
ELçis i namesin alıp muazzezen avdet eyledikte Tebrize
vusulünde T a h m a s b hanın İsfahan’ı zapt
eylediği nümayan oldukta gayri Hemedan tarafına azimet ve
anda ikamet ve ahvalini Devlet-i Aliyyeye ilâm ve ne surette
emr-i âli sadır olur ise amel olmak üzere kalmış , iken Şah
a) 14 . IX - 14 . X . 1730.
b) Namdar Mehmet Han, Çelebizâde Tarihi, s. 616.
28 ABDİ TARİH İ
T a h m a s b tarafına âdem irsal edüp ve kendüye şahdan
aman rik’ası geldikte bir ferde ifşa eylemedi. Ve Sadırazam-ı
Asaf-perver İ b r a h i m Paşa ağalarından M e h m e t Ağa namında bir ağası B a h a d ı r Mehme t Hanı Hemedan’dan alup Basra’ya
götürüp oradan sefine ile dış denizden Kandehar serhaddine
irsal eylemek için Hemedan’a vüsulünde mübaşereti hasebiyle
hareket eyledikte A b d u r r a h m a n Paşa Hazretleri bü surete bir veçhile rıza vermeyüp, Acem içinden suret-i tebdil ru-be-rah
olmak münasiptir itikadiyle yedinde mevcut olan malına ta
ma edüp on beş kızıibaş acem içine varup andan Kandehar’a
gider ümidiyle ruhsat verüp ol dahi Hemedan'dan İsfahan’a va
rup A b d u r r a h m a n Paşa Hazretlerinin ahvalini cümle T a h -
m a s b Şaha ifade eyledikten sonra kenduye yine kel evvel
hanlık verüp ve serdar-ı pelidi T ah ma s b k u l u ’ya irsâl ey
ledi. isfehan’a gitmeden me’n edüp Löndüreke götürdü. Gayri
Hemedan’a malik oldu ve ser sekbanan A l i Ağa bir ihtiyar
pir adamdır, zabt u rabta kadir değildir, deyü
. Kaimmakam Paşa Hazretleri a arzolunmasınıİSTANBUL'UN HALI , . . . .. . , , , ,
murad edup ahır azıl ve yerme sabıka sekban
başı Nemçe H a ş a n Ağa’ya b ihsan olunup ol
pır-i selimin ruz u şeb inkisarın eylediler, ve Asitane-i saadette
bir külli zabıt yok idi. Eşhas ile İstanbal malâmâl idi. Sad-
razam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa Hazretleri ehl-1 zevk bir devletlü idi. Hemen kendi safasında olup asla zabitana bir
türlü guşimal vermeyüp anlar dahi kendi zevk u safasında ol
duğundan naşi, hal-i âlem böyle oldu. Bu ahval-i fitne zuhû-
runda ehl-i ırz olan kendüyi pinhan edüp hal-i âlem görelim ne suret ile karar-dâde olur deyü herkes evlerine girüp kapıla
rın sedd eylediler. Gayri sebeb çok, ancak burası ol denlü kes-
ret-i kelâma münasib olmadığından bu kadarla iktifa olundu.
Fe amma biz gelelim maksudumuzu beyana getirelim
cümlesini lyana. İşbu 1143 senesi mah-ı rebiülevvelinin on be
şinci c hamîs günü saat üç buçukta şehr-i Kostantaniye’de ip
tida zuhûruna ve bu ikaz-ı fitneye cür’et edüp bu emr-i kubha
sebeb ü bais birkaç erazil makulesi Arnavut ve çitak ta
ifesinden ve Anadolu cebel Türkü bî-din ve bf- mezhepler
a) Kaymak Mustafa Paşa, S. O. c. IV, s. 423-
b) S- O. c. II, s. 15ü.
c) 28 . IX . 1730, perşembe.
A BD İ TARİHİ 29
idi. Sekiz ay mukaddem daim bu mahalle ge-
İh t İl â l İn lüp, bu fitne için daim meşveret eylemekte,BAŞLAMASI VEe l e b a ş il a r i hattâ Sadâbadda bostancılar ile bir kavga peyda
edüp, arayerde vafir âdem telef ve zayi oldu.
Edemediler def oldu. Gayri bunun üzerine ikdam u mel’anetle-
rinin icrasına ruz ü şeb sa’y ü ihtimam eylemeğe ahd ü misak
edenlerden on yedi bölükten P a t r o n a Ha l i l , aslı Arnavut
ve zağarcıların M u s 11, aslı Niğbolu sancağından ve A li usta
ve K a r a y ı l a n ve Ç ı n a r A h m e t ve O d u n c u A h m e t
ve E m i r A l i ve D e r v i ş M e h m e t ve Erzurumlu M e h m e t
ve Küçük M us lı, ve cephandden Kutucu elhac H ü s e y i n
ve manav İ s m a i l ve buna kıyas otuz nefer bî- akl eşhas bir
fırsat gözetirlerken, ol gün yevm-i hamîs tatil günü, Asitane-i
saadette Kayimmakam Paşa ve Yeniçeri Ağası H a ş a n Ağa’dan "
gayri kimse yoktu. Ordu-yı hümayunda dahi Sadırazam-ı
Asaf-perver ve kethüdası ve sair ehl-i divan tatil sebebiyle her
kes zevk u sefada. Kayimmakam Paşa dahi bahçesinde lâle
dikmekte, şehr-i İstanbul halî. Bu fırsat bir dahi ele girmez.
Suk u pâzarda cümle nas lisanında Sadırazam-ı Asaf-perver ve
kethüdası Me h me t A ğ a ’dan 4 dil-gîr olduğunu mezkûrlar bilir.
Hemandem fırsatı ganimet bilüp üç dört kol olup bayrakların
küşade edüp ellerinde yalın kılıç ile bir bayrak, dua meyda
nından beri Bedestene doğru gelüp ve bir bayrak dahi Çadır
cılar içinden Yağlıkçılardan berü ve bir bayrak dahi Sultan
Beyazıd-ı Veliden berü üç koldan Allâh Allâh deyüp şer’-i Mu
hammedi üzere ümmet-i Muhammed dâvamız vardır. Dekâkîni
seddedüp Bedesteni çevirin deyü feryad ü figan ederek alâ-me-
le innas, ani saatte cümle ehl-i suk Bedesteni ve çarşu ve pazarı
kapayup, herkes gürûh gürûh, fevç fevç, evli
. . evine gidüp kapıların seddeylediler. AncakORDUYA GİRİŞ ° r ” J
taşrada ol zuhur eden âdemler kaldı. Çünkü bu
haber-i muhişi Yeniçeri Ağası H a ş a n Ağa istima
eyledi. Üç yüz miktarı kerhaneli ile kola binüp ümmet-i Mu
hammed dekâkîni açın, bir şey yoktur. Altı nefer eşkiya idi,
dördü ahz olundu, ikisi dahi şimdi ahz olunur deyü her ne
kadar kim feryad eyledi ise de bir türlü çare ve imkân ede-
a) S . O . c. II, s. 150.
b) S . O. c. IV , S. 224.
30 A BD İ TARİHİ
medi. Âhir-ı kâr kararı firara tebdil eyledi ve kendüyü pinhan
eyledi. Olacak olur ana ne çare, Hak subhanehu ve taalâ haz
retleri her ne ki takdir eylemiştir ol olur. Ve bir bayrak ile
yirmi otuz kişi siper tarikile bir iki ateş kayığı ile Üsküdar
tarafına irsâl olunup anlar dahi varup Kavak iskelesinden
taşra çıkıp hemen bayrağı bir sırığa geçirüp ellerinde yalın
kılıç Allâh Allâh deyüp ordu-yı hümayuna yürüyüp tutaklarını
kılıç ile bazısın çalıp hâke beraber eylediler. Ve orduda olan
âdemler ise haberdar değil idi. Her biri bir tarafa firar edüp
çadırlar halt kaldı. Ve bir bayrak dahi Eski Odalar önünden
Saraçhaneye gelip anı dahi kapadılar. Ve oradan Yeni Odalar
dan Etmeydam’na geldiler. Meydan kapısı ka- İh t İl a l b a y r a g i paj, kapucıya bir miktar guşimal verüp kapıyı
ETMEYDANİ’NA y . . . . . , , » , ,d İk İl İy o r açtırıp ıçerı girdiler. Meydan ortasında vaki
olan sofaya bayrakların diküp etrafında karar
eylediler. Çünkü bu haber-i muhişi ketküda-yi Sadr-ı âli
gûş edicek Sadırazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa’ya âdem
irsal edüp malûm olucak, “Kaimmakam Paşa anda diğilmidir,
niçin bunu def eylemedi.,, Ol gün yevm-i hamîs olmakla herkes
zevk u sefasında ve âlem ağyardan hâlî, bir kimsenin haberi
olmayup bu gürûh-ı eşkiya dahi fursat bulup ızhar-ı fitne edüp
yürüdüler. Bu esnada bu haber-i muhişi Sadırazam-ı Asaf-
perver kethüdası gûş edicek bîhuş oldu ve ol saat Sadırazam-ı
Asaf-perver İ b r a h i m Paşa’ya yalısına tezkire tahrir edüp ah
vali haber verdi. Çünki Vezir İ b r a b i m Paşa’ya dahi haber
olucak, dem-beste ve hayran kaldı, nefesi tutuldu. Bir zaman
dan sonra “Ya Kaimmakam Paşa niçün bu eşhası perişan edüp
haklarından gelmedi,, deyü ateşinden vafir bi abes sözler söy
lemiş ve Kayimmakam Paşa olsaat yalısından kayığa binüp İs
tanbul’a gelüp iptida valdesinin İbrahim Paşa-yı atik kurbünda
olan sarayına gelüp valdesi ile görüşüp anda arâm etmeyüp
Kapıya gelüp bu zuhûr eden eşkiyayı def’ için meşveret
eylemeğe sarayda bir miktar meks üzere iken Mısr-ı
kahire beğlerinden A l i beğ meclislerinde hazır olmağla
M u s t a f a Paşa merhum, mezbur A l i beğden sual bu
yurmuşlar ki, “ bu gavgaya ne etmek gerektir ki def’ ola? „
diyicek mezbur A 1 i beğ böyle cevap eylemiş ki, “biz diyar-ı
Mısır’da bu güne eşhas bir mahalle cem olan eşkiyayı def
A BD İ TARİHİ 31
içün üzerine varup bir ceng-i azim edüp ani mahalde def ede
riz. Hemen şimdi bu mahalden tedarikine kadir olduğun yarar
. . . . başına döner beş yüz miktar âdem ile üzerlerineSARAYDA IHTILALl * . . . . . . . , . . . .
bastirmak içiN varup cümlesin birden tu me-ı şemşır edelim,,
t e d b i r l e r deyü mezbur A 1 i beğ kati vafir ibram eyle-DÜŞÜNULUYOR / .J5 .
mış amma nedir raıdesı. Vakit gelmiş omur
ise âhir olmuş. Hemen oradan kalkıp azm-i Saray-ı Humayun
edüp varup Timür kapıdan içeri girüp Sadrıâzam-ı Asaf-perver
İ b r a h i m Paşa Üsküdar’dan gelüp bir araya cem olup akşa
ma karip onlar dahi ol mahalden Saray-ı Hümayuna gelüp
gayri taşrada olan vüzera ve ulema vesair fil-cümle ocak ağa
ları, hasekiler tayin edüp cümlesin Saray-ı Hümayuna cem’ olup
bu taşrada olan cemiyeti bir tarik ile perişan eylemeğe müşa
vere eylemekte, bu tarafta tecemmü eyliyen eşkiya dahi ol
yevm-i cuma gecesi bu bayraklar altında cem’ olan eşhas
vakt-i magribe karib Etmeydan’ından gayri beşer onar firar
ederek vakt-i ışâya dek ancak mezbur zorbalardan meydanda
yirmi miktar ipsiz kalup kendi kendüye uyan oğlan, uşak se
yirci makulesinin her biri bir tarafa gittikte bu cem olan zor
ba eşkiyaları çünkim bu ahvali gördüler, yanlarında cem’ olan
İh t İl â l c İl e r perişan olup ve odalardan bir nefer âdem semt- y a l n iz b ir a k il - l e r i n e gelmeyüp dembeste kaldılar ve hemen olDIKLARINDAN NE “ , . , .y a p a c a k l a r i n i mahalden firar edup her birisi bir yere kendini
ş a ş ir iy o r l a r jhfa eylemek ve canların bu güne vartadan
helâsı münasip olduğunu kendülerine niy’met-i uzma bilüp gayri
firarlarını devlet-i uzma bildiler. Zira bunu filer ü mülâhaza ey
lediler kim, belki şimdi bizim ahvalimize vakıf olalar da fursatı
ganimet deyüp gece içinde üzerimize gelüp bizleri tu’me-i şem-
şir edüp ism ü resmimizi arsa-i dünyadan hakk ve ömür defte
rimizi tomar ederler. Ve bizlere bunda karar eylemek akıl işi
değildir, bu iş vücude gelmiye sonra bir tarik ile bu tehlike-i
muazzamadan bizlerin bir türlü halâsımız mutasavver değildir,
deyüp azim kil ü kale bais olup heme mevcut bulunan zümre-i
eşkıya birden firar eylemek esnasında iken içlerinden başbuğ
ları olan P a t r o n a H a l i l Beşe bu cevaplara razı olmamış,
anda hazır olan eşkiyalara azim pend ü nasayih edüp mürde
canlarına hayat verüp istihkâm ve kuvvet verdi. Elbette olıcak
olur gayri ana çare yoktur. Ve eğer Sadnazam-ı Asaf-perver
32 ABDİ TARİHİ
İ b r a h i m Paşa Hazretlerinin bir miktar bu eşkiya zümresinin
bu güne kuvvetleri olmayup cüz’i olup mukavemete kadir ol
madıkları malûm-ı devletleri olaydı tamam eder idi. Ancak
cümlesi Saray-ı Hümayunda eşkiyanm ahvalinden bî-haber,
Hak subhanehu ve taalâ hazretleri başlarından akılların alıp
ve bunca emektar hüddam ve nice türlü lûtf u kerem-i devlet
lerinde bî-hesap mal ve akarat sahibi olmuşlar. Bir sadık zat
bunca âdemden kim eğer bir, mahalle gelüp merdane ve sa
dıkane ceng ü cidale mübaşeret eyleseler, elli bin eşkiya dahi
olsa tarumar ederlerdi. Hikmet-i Huda birisinden faide olmadı.
Ahir-i kâr böyle oldu.
Zümre-i eşkiya dahi sabaha dek bin türlü belâ-yı azim ile
sabahı buldular ve Saray-ı Hümayunda mevcut olan vüzera ve
ülema ve ocak ağalan meşveret eylemekte, an-
İh t İl â l cak Şafiî vakti Odalarda vaki Orta Cami-i şeri- g e n Iş l İy o r fine gayri odalardan odabaşılar ve başeskiler
ve bayraktarlar ve ihtiyarlar birer ikişer cem
olmağa başlayup gelmekte iken meydanda olan beş on haşarat
bunların cami-i şerife geldiklerinden haberdar olıcak içlerinde
cemiyet başılarmdan P a t r o n a H a l i l ve Mu s l ı ve Ç ı n a r
A h m e t ve A l i Usta ve Ka r a Y ı l a n namında zorbalar fil-
cüle meydandan kalkıp cami-i şerifde cem’ olan halkın yanları
na varup derunlarında muzmer olan mel’anetlerin anlara ifşa
edüp muradları her ne ise meşveretlerine nizam verüp yeniçe
ri odabaşıları ve başeskileri ve ihtiyarları çünkim bu meş
veret eyledikleri üzere kavi ü karar ve ahd ü misak edüp Es
ki Odalıyı dahi bu ahvalden haberdar edüp gayri cümlesi yek-
dil ve yek-cihet oldular ve Cephaneden ve Tophaneden ve ken
di taraflarına meyli olan nâsdan her kim var ise kendi ma
lûmları cümle evvelden mahud olup bir bahaneye bakarlar imiş.
Çünkim sabah oldu, âlem nur ile münevver oldu. Gayri Et-
meydanı’nda müctemi olan eşhas gördüler kim, Padişah, Vezîr
vesair vüzera ve ülema ve ocak ağalan fil-cümle sair nâs ve
İstanbullu havfe düşüp herkes kapıların seddedüp kafeslerden
temaşaya bakmakta, mezbur eşkiyaların asla kendilerine bir
türlü havf ü haşyet olmadığı hod malûmları olıcak ol gece kim,
cuma gecesi taşrada kalan eşhas gayri şehr-i İstanbul’da
âlem ağyardan halı, on beş yirmisi bir ayara gelüp bazı mal
P A T R O N A H A LİL
Felemenkli ressam Karel Van Moor’un ( 1656- 1738) Arnsierdam
müzesindeki bir tablosu
A B D İ TARİH İ 33
ile şöhret bulmuş kimesnelerin evlerin basup nu-
y a ğ m a l a r kut ve eşya ve zî-kıymet gasb ve garet eylediler. b a ş l iy o r Ales-sabah mahalle imamları ve bazı ahaliden
on beş yirmi nefer âdem bir araya gelüp bâd-el
müşavere bu gece olan iş nice iştir. Mahallemizde Allâh Allâh
ile üç müslüman ve bir de bakkal D i m o’nun evini basup ma
lını yağma eylediler, dediklerinde içlerinden bir âdem demiş
Mehter çeşmesinde K a ş ı k ç ı Efendinin ve sipah ocağı kethüdası
merhum G ü l şen i A ğa ’nın evinde dahi böyle vaki olmuş bir
iki gün içinde bu cem’ olan eşhas kati çok olur. Dahi fena
olur hemen Etmeydam’na varalım ve başbuğlarına cümle ahvali
haber edüp bir çaresini görelim deyüp hemen Etmeydanı’na va-
rup gördüler. Zorbalardan bir şahıs meydanda bu güne nida
eder kim, “Odabaşılar, baş karakullkçular, orta çadırların ve ka
zanların meydana getürüp cümle bir araya gelmelidir ve illâ
sonra fena olur. Gerçi bizleri cümle tu ’me-i şemşir ederler an
cak biz dahi sizi evvel helâk edüp ruy-i zemin âyineveş mü-
cellâ olup ba’dehu bizler dahi birden helâk oluruz, iş de tamam
olur,, deyü nida eder mezbur ahali-i mahalle dahi fehm eder
ler ki bu âdem Allâhu âlem bir başbuğları olmak gerektir, va
ralım bu âdeme ahvali ifade edelim, şayet bize bir derman ola
deyüp hemendem mezburun yanına yanaşup kenduyü bundan
haberdar eyledikte. Mezbur ser fırka-i eşkiya bu güne cevap
eyledi kim “Şimdi bu vakitte böyle cevapları bize göre gûş ey
lemek münasip değildir,, deyü ters çehre gösterüp imamı ve
ahali-i mahalleyi birden koğdu ve mezbura dahi demişler kim
M us lı Ağa sultanım bunların sizlerden olmadığı bizlerin dahi
malûmudur. Ancak sizlere söylemekten garazımız malûmları ol
sun da bize de nice emrederlerse ana göre başımıza tedarik
edelim didikte mezbur M u s 11 dahi bu güne cevap eyledi
kim “ Sizlere izin gece ve gündüz her kim gerek bayrak
ile ve gerek bayraksız yağma için her kimin mahallesine
varup bir zarar eylemek isterse, hemen varup helâk ede-
siz anlar bizden değildir „ derken hemen Etmeydanı kapı
sından içeri ve kırk elli miktar pür silâh zorba geldi ve
M u s 11 Beşe’ye P a t r o n a H a l i l Beşe böyle müjde eyledi kim
“Birader padişah tarafından Kapdan Paşa Tersane’ye irsal olun-
A bd i Tarihi, F : 3
34 ABDİ T A R İH İ
b ' İn c ‘ a ğ a du. Vardım anı Tersaney-i hümayundan koğdum
b ö l ü ğ ü k a z a n i cümle mühimmat zabt eyledim. Gayri selâmet m e y d a n a bizdedir diye haber yollaması üzerine gayri
odabaşılaı a ve bayraktarlara ve baş eski ve baş-
karakullukçu vesair eski yoldaşlara ibram ü ilhah ve kâhi cevr
tarafın izhar ederek hah na hah birinci ağa bölüğü kazanını
getirdiler. Etmeydanı çadır ile malâmal oldu. Gayri bir bayrak
Topkapısına bazı âdem götürmeğe ve bir bayrak dahi Mesih
Paşa kurbünde Hazret-i server-i enbiya ve sened-i esfiya ve ha-
bib-i Huda ve resul-i kibriya Muhammedun il-Mustafa sall Allâhü
taâlâ aleyhi ve sellem hazretlerinin hirka-i şeriflerini getirmeğe
irsal edüp ve bir bayrak dahi sabıka sersekbanan A l i Ağay’ı
meydana getürüp kendülerine Ağa eylemeğe vesair bayrakların
her birisini bir mahalle irsal ile gayri kendülerine
İh t il â l c il e r istihkâm vermeğe başladılar. Ve her tarafdan t e ş k İl â t l a n iy o r bayraklar gelmeğe yevm-i mezburda " akşamdan
kati vafir âdem cem’ oldu ve kendilerinde gayri
metanet zâhir ve nümayan oldu. Ve yevm-i mezburda ülemadan
Kuds-i şerifden mazul S a m a n c ı z a d e demekle maruf Efen
diyi k ahz ve zorbalar etrafını ihata ederek cebrice meydana
getürdiler. İstanbul kadısı olan Cezayir Paşası oğlu Efendinin c
hanesini basup tarümar ve malını yağma eyleyüp berüye gelir
ken sultan Selim kurbünde sakin hariç müderrislerinden D e l i
İ b r a h i m d demekle maruf bir kimesne zorba-i mezburların
önüne çıkıp içlerine dahil olup Etmeydanı’na geldikten sonra
eşhas-ı mezbur cevap eylediler ki, iptida bir İstanbul efendisi
elzem zira ol ülemayı, vesair nâs ve esnafları kol kol mürasele
ile davet eylemeğe cümleden evvel bir okur yazar molla şekilli
bir âdeme muhtaç olmakla mezbur Deli İ b r a h i m Efendi araya
gelüp cevap eyledi kim, “Eğer sizlere kadı ve naip lâzım ise
işte ben sizin ile can u başım feda eder yoldaş olduğum malû
munuz olsun,, dedikte eşkıyayı mezburlar ise ancak bu akılda
ve fikirde ve bu şekilde âdem ellerine gire dahi ne lâzım he
men gayri işleri olur şekiline bağladılar.
a) 29 . IX , 1730 , cuma.
b) S. O. c. IV . s . 696.
c) Paşazade İbrahim Efendi, S. O. c. I , s. 128.
d) S , O. c. I , s. 125.
ABDİ TARİHİ 35
Ol saat efendi-i mezbuıu atma bindirüp d e l I İb r a h im a ıa y j]e Atmeydanı’na götürdüler. Makam-ı ka~
İSTANBUL KADISI J J °
o l u y o r zaya kadem bastı, kazaya rıza verdi. Matlubunu
buldu. Gayri sınıf sınıf herkese mürasele tah
rir ve muhzır ile davet-i şer’-i şerif eylediler. Gelmeğe imtina edüp
gelmiyenleri bayraklar tayin olunup evlerin basup, ele gireni
getürürler idi. Firar eden halâs bulur idi. Sersekbanan A 1 i
ağa’nın hanesini üç defa bastılar ele girmedi, âhir gayri âdem
tedarikine başladılar, hattâ merhum Sadırazam-ı Asaf-perver sa
bık R a m i M e h m e t Paşa Hazretlerinin oğlu Beği a ahz edüp
ve ana kıyas nicesini dahi cebri getürüp mahbus eylediler.
Mezbur yevm-i cuma b hemen bunlar âdem getürmekte ve Baba
Cafere ve Ağa Kapısına ve Hisarlarda ve Galata zindanında ve
Tersane zindanında ve taş sefinelerinde mahbus olan mücrimini
fil-cümle ıtlak ve Ağa Kapusunda olan kerhanlı ve falakayı
cümle alup meydana getürdüler. Sair umûrlarma müşavereye
ağaz eylediler. Ve ol gün cuma namazı dahi kılınmadı ve
ezan-ı şerifleri okutmadılar ve çadırlar ile Etmeydanı dolu ve
orta kazanları ile dahi malâmal ve cebeci ve topçu ve top
arabacısı ve tersaneli ve sipah ve silahdar uşağı bölükler ve
emirler ve tabi ve alemler ve dervişler ve Çingene, Rum, Erme
ni ve kızılbaş sair milel-i muhalife ile cümle bir araya gelüp
gayri yevm-i hamîs ve cuma gecesi ve gündüz ve şenbih ge
cesi bu eşkiyaya başbuğ olan mel'unlardan yeniçeriden on yedi
bölüğün P a t r o n a Ha l i l , aslı dahi Rumelinden Horpeşte kaza
sından Arnavud-ı bî-din ve zağracılardan aslı olan Rusçuk
kazasından Karalar nam karyeden Mu s l ı Beşe ve refiki kü
çük Mu s l ı ve A l i Usta ve K a r a Y ı l a n ve Ç ı n a r A h
met ve E m i r A l i ve Canbaz emir Musa ve oduncu A h
m et ve hafız A h m e t Paşa kethüdası S a l i h Ağa vesairleıi
ve Cebeci ocağından K a r a Y ı l a n ve turşucu İ s ma i l
ve kutucu elhaç H ü s e y i n ve sairleri her ocaktan başbuğları
cümle bir araya gelüp gayri gece gündüz her
İst an b u l 'd a kande bir maldar âdem var ise kefereden ol- s o y g u n c u l u k suri) yahudiltrden olsun, ehl-i menasıb olsun,
sair ağalar ve efendiler ve kâtiban olsun ve
a) Mustafa Naili Bey, S. O . c. IV , s. 436.
b) 29. IX . 130
36 ABDİ TARİHİ
bazirgan olsun bi ecmaihim evlerin basup her nesi var ise aiıp
ve nice türlü kendilerine hakaretler eylemekten hali olmadılar.
Ve garabet bunda kim, nice âlem ağyardan hali iken her bir
zorba başı kendü neferinden on on beş âdem birer ikişer taşra
getürüp ve bir bayrak altında yüz elli iki yüz eşkiya gece
içinde ümmet-i Muhammedin evini gaıet edüp kendulerine
getürürler. Bir alay müslüman varup şikâyet eyledikte üzerle
rine aslâ bir türlü leke komazlar ve bizden değildir ve bizim
bundan haberimiz yoktur, hemen varanı vurun helâk edin ve
münadiler sokaklarda nida ederler kim, serden geçti ağaların
tenbihidir “Eğer ağaların lisanından her kim sizlere varır ise ve
bizim için bir şey isterse vermiyesiz. Eğer yine cevr ederlerse
vurup öldüresiz veyahut meydana bizlere haber idesiz, evlere
varanı hemen vurup öldüresiz,, dediler ancak yağmacı kendüleri
bu siyakda şehr-i İstanbul'da bir mahalde kulluk komadılar,
cümle kaldırdılar. Eşhas ise ayakta bunca mahbus olan
ipten, kılıçtan kurtulmuş kanlı ve hırsız ve yankesici şe
hir içine düştü. Âlemi haraba verdi, söz ise ayağa düştü.
Bu eşkiyalaı* dahi bir araya gelüp bir başbuğ kendülerine lâzım
olmağla ertesi yevm-i sebitte ° kerhane ustalığında acemi, ba’dehu
cemaat çorbacısı olan kel Mehmet , Vidin kavgasında çorbacı
bulunup kendüye kati lâzım iken Yeniçeri Ağası H a ş a n Ağa
merhameten kendüyü kırk akçe ile tekaüt eylemiş. O dahi
saraçhanebaşında Sultan Hamamı semtinde olmakla yevm-i mez-
burda semtinde olan çarşuya çıkar, bir şey almağa. Derununde
muzmer olan mel’aneti aşikâr, ol saat zorbalar-
o c a k e r k â n i dan bir bayrak eşkiya üzerine gelür kendüyü t a m a m l a n iy o r pjnhan eylemez. Karşılarına durur anlar ise
ağaçtan bir adam olsun da nice olursa olsun
hemen mal bulmuş Mağribî gibi mezbur keli götürüp ba’dehu
sabıkta Kılburun Ağası ensesi urlu M ur t az a Ağa’yı ve serhad
ağalarından Atpazarı kurbünde M a h m u t Ağa namında rir
divaneyi dahi götürüp cümlenin marifetile keli Yeniçeri Ağası
ve sersekbanan Urluyu ve Kul kethüdası Deli M a h m u d ’u ve
baş yazıcı Giritli A l i Efendi’yi ve kethüda yeri kırk beş şişman
S a l i h Ağa’yı ve sairlerin dahi nasb eyleyüp Allâh Allâh kaf-
a ) 30. IX. 1730, cumartesi.
ABDİ TARİHİ 37
tanı ile kendülerini ilbas edüp kendi ocaklarına gûya nizam
verdiler. Ve cebeciler dahi kendülerine kahvehanelerde çöğür
çalar ve bozahane şairlerinden I b a d î demekle maruf bir müp-
tezel şahsı kendi üzerlerine Ağa eylediler. Ve sipah ve silah-
dar ve aşağı bölüklere dahi ağalar nasbeylediler. Sipah ağası
Kasab başı merhum A b d u l l a h Ağa’nın damadı Vezîr Ağası
İ b r a h i m Ağa ve silâhdar Ağası Vezîr Ağası Me h me t ağa
namında birer adamı ağa eylediler. Gayri bu işleri tamam ol
du, bunlar bu dağdağada iken Saray-i Hümayunda cem’ olan
vüzeray-ı izam ve ülema-ı kiram ve meşayih vesair Devlet-i
s a r a y d a a h m e d Aliyyenin memduh ve kibarzadesi, Şevketlü sul- ın. On h u zu r u n d a tan A h m e t Han hazretlerinin huzur-ı hümayu-YAPILAN TOPLAN- 3
ti ve a l in a n nunda taşrada cem olan eşkıyanın perişan ve
k a r a r perakende olması için bir eshel vecih üzere def-i
mazarratları lâzım olmağla bu husus her birinin akl ü idraki
erdiği mertebe müşavere olunup âhir encam-ı kâr bunda karar-
dâde eylediler ki, Hazret-i server-i enbiya ve habib-i Huda ve
sened-i asfiya ve resul-i kibriya a’ni bihi Muhammedun il Mustafa
sall allâhu aleyhi ves selem Hazretlerinin sancak-ı şerifin ve hırka-i
şerifin Bab-ı Hümayunun üzerine ihraç ve münadiler nida ey
lemeğe başladı ve “müsliman olan Sancağ-ı Şerif altına cem’ ol
sun,, faide vermedi. Zira zorba tarafı gayri ziyade bir kuvvet
buldu idi. Ve asker cem’ edüp eşhas üzerine gelmeğe dahi bir
imkân olmadı. Gayri naçar padişah Hazretleri
p a d İş a h a s İlere taraf-ı saadetlerinden elçi tarikile Haseki Ağayı e l ç İ y o l l u y o r eskiler ile Atmeydanı’nda olan eşkıyalara gön
derdi. Ol dahi gelüp Haseki Ağa’yı tazim ile Ye
niçeri Ağası kel M e h m e t Ağa’nın n ve İstanbul Efendisi deli
İ b r a h i m Efendi vesair ağaların yanına geldi. “Sultan A h m e t
Han Hazretlerinin cümleye selâmını tebliğ, ba’dehu bu cemiyetin
aslını sizlerden sual ve gavrine vasıl ve beyninize muslihun
olup muradınızı ifade buyurursanız gûş edersiniz padişaha arz ve
ilâm edeyim. Her ne ise vücude gelür. Murad olunan her ne ise ce
vap veresiz,, dedikte bu güne cevap eylediler kim “İptida Sadıra-
zam-ı Asaf-perver İ b r a h m Paşa, İkincisi kethüdası Me h me t ket
hüda, üçüncüsü Şeyhülislâm A b d u l l a h Efendib vesaire erbab-ı
b) Takvim üt-Tevarih , s. 233.
a ) S . O. C. III, s. 377.
38 ABDİ TARİHİ
devletten otuz yedi nefer kimse ism i} resmiyle
İh t İl a l c İl e r İn tahriredüp bize versün, bizlerin padişahımızdan İsted İk l e r İ bir türlü aczimiz yoktur ve kendülerinden her vec-
hile razi ve hoşnut olduğumuz malûm-ı devletleri
olsun. Ancak defterimizde tahrir ve matlûbumuz olan âdemleri
bit-tamam tarafımıza irsal ederlerse asla bir türlü Şevkeltli Padişa
hımıza sözümüz yok. Yine kel-evvel Padişahımız Efendimizdir, biz
kullarıyız, hemen var Haseki Ağa cevabımızı ve defterimizi Padi
şahımıza götür,, dediler. Ve Haseki Ağayı huzur-i padişahîye
irsal eylediler. Ol dahi alup huzur-ı şehinşahîye geldi ve huzur-i
hümayuna varup cevap vermezden mukaddem mutad-ı kadîm
üzere gelüp Sadırazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa huzurunda
eşkiyanın cevabını ve defterlerini ve matlûplarını cümle takrir
eyledi. Ol dahi Haseki Ağaya “şöyle söyle böyle söyle beni li
sana alma,, deyü azim tenbih edüp huzur-i humayuna gitti. Da
hi maan vardı. Cümle anda mevcut bulunan vüzera ve ülema
ve ocak ağları önünde mezkûr eşkiyaların cevapların takrir ve
defterlerin verdi. Cevaplar, eşhaslar malûm-i humayun-i padi-
şahi oldukta Vezir-i âzam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa’ya bu
yurdular kim “Şimdi bunun çaresi ve bu eşkiyaların def-ü pe
rişan olması nice olur, buna bir çare olmaz mı didikte, ol vakit
Haseki Ağa cevap verdi ki“ padişahım zorbaların şimdi cevap
ları budur ancak defterde olan âdemler talep ederler, şevketli
Padişahımız Hazretlerinden şakir ve hoşnut ve bir türlü sözleri
yoktur,, dedikte Padişah Hazretleri dönüp ülema vesair paşalar
dan ve ağalardan süal buyurdular kim “meşveret edelim, padi
şahım,, deyüp bâd el-müşaveıe ıeis-i meşayih Ayasofya şeyhi
I s p i r z a d e efendiyi " maan elçi tarikiyle meydana irsal eyledi
ler. Ol gün cuma gecesi saat dörde varınca gâh meydana gâh
Saray-ı Humayuna efendiler bir kaç defa varup geldiler. Ahir- ib r a h İm p a ş a İle j j huzur-ı hümayuna gelüp tekrar meşveret
s a r a y d a edüp ve eı tesı yevm-ı ahad 6 saat ikide Sadıı a- ö l d ü r ü l e r e k zam-! Asaf-perver İ b r a h m Paşa ve Kayma
LEŞLERİ ASİLERE , / ^v e r İl İy o r kam, hem Kaptan Paşa ‘ ve M e h m e t kethu-
a ) Ahmed Efendi, S. O . c. I, s. 244, c. III, s. 519.
b ) I. X. 1730, pazar
e ) Sadaret Kaymakamı bulunan Kaymak veya A tlam acı Mustafa
Paşa, Harita-i Kapudanan-ı Derya , s. 92.
ABDİ TARİHİ 39
dayı üçünü birden katledüp leşlerin birer öküz arabasına tahmil
edüp meydanda olan zorba eşhaslarına âdem gönderdiler, ge-
lüp matlûbunuz olan âdemleri alasız deyü. Mezkûr âdemler
geldikte hemen mezkûranlar dahi derakap iki bayrak serden
geçti iki ağasiyle tayin eylediler Anlar dahi varup Bab-ı Hüma
yunda üç arabaya tahmil eylemişler alup alay ile önünde, yan
larında, ardında feryad ü figan “Allâh Allâh hu„ diyerek bir alay
bedbaht ecnas-i muhtelife bir araya cem olmuş kendilerinde
din ü iman kaydı yok, bî- mezhep âdemler olduğu hod cümle
nin hatır nişanıdır, amma ne çare elden ne gelir, gayri söz alup
vermek bir alay kelb-i akura düştü. Herkes kendü nice ister ise
ana göre hareket ederler. Saray-ı hümayundan cesetler çün
kim meydan kapısından içeri götürdüler. Meydan içinde, ça
dırlarda ve odalarda olan zorbalar hemen birden Allâh Allâh
diyerek kaışu varup ve cesetleri arabadan aşağı indürüp
meydan odasında tekrar üçünü dahi salb edip baktılar,
bâdehu Sadırazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa bu değildir,
bu sünnetsizdir ve tepesinin orta yeri tıraş olunmuş. Bu Er
meni kâfiridir ve bazıları der kim, bu Rum keferesidir. Sadı-
razam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa’nın kürkçü başısıdır. Boy
da ve şekl ü şemailde ve sakalda kendü ile asla bir farkı
olmayup hemen sanki ikisi anadan birden doğmuş karın
daş gibidir. İşte şimdi mesfur gibi kürkçü kendüyi efen
disi uğruna feda eylemiş. İşte bu gövde mesfur kürkçü haşi
nindir. Sadırâzam-ı Asafperver İ b r a h i m Paşa diğildir deyüp
bir semerli hammal bargirine bindirip yanına cebeci serden
geçti ağalarından Yeni Odalar kurbünde Etmeydam’nın talim
hane kapısı yanında Halıcılar köşkünde vaki olan çarşıda yine
aslı şehir oğlanı bir bedbaht asılacak Turşucu İ s ma i l de
mekle maruf, cephanede ikinci ağa olmuş hemendem mesfur
kelbi yanına tayin edüp gerü Saray-ı Hümayuna teslim eyle
mek için yolda giderken bir kaç defa İ b r a h i m Paşa’nın ce
sedi bargirden yere düşüp âhir-ı kâr maktul İ b r a h i m Paşa’nın
buğazına bir kavi resen geçirüp ve hammal bargirinin kuyru
ğuna bağlayup yine çağıra bağıra Divanyolu ile götürüp Bab-ı
Hümayunda bırakup kapuculardan padişahı sual eylediler ve
Timür kapıda, Alay köşkünde olduğunu haber âldılar. Mesfur
sekler oraya dahi varup bazı nâ-hemvar kelâm ile Sultan
40 ABDİ TARİHİ
A h m e t Hanı azürde-dil eylemişler. Sultan A h m e t Han Haz
retlerinin sem’ine bu eşhasın kelâm-ı nâ-puhteleri ' güncek ye
eşhası re’y el-ayn müşahede eylediklerinde köşkün kafesin
küşade edüp bizzat kenduleri buyurmuşlar kim “01 değil ise
yarın asıl kendün verelim,, deyüp kafesi kapayup hemen ol
mahalden Has odaya gelüp tekrar şeyh-i mezburu n mezkûr eş-
kiyaya irsal eyledi. Ancak mezburun hakkında taraf-ı hilâf-ı
padişahîde cem olan zorbaların meclislerinde Sultan A h m e t
Han Hazretlerini azil ve yerine Sultan M a h m u t Han Hazretle
rini padişah eylemek sadedini iptida eşkiyaya söyleyüp mi-
yanlarında güft ü gûlarına bais şeyh-i mezbur efendi olduğunu,
saniyen sabıka İstanbul kadısı Harem-i hümayunda bunca za
man perverde olmuş iken aslı Arnavut olmakla hakk-ı nan ü
nemeki terk eylemek ayıb değildir elbette aslına rücu eder
Z ü l â l i M u s t a f a Efendi6 derler idi Sultan A h m e t Han Haz
retleri böyle hemen buyururlar kim, mezbur hakkında kendü-
lere sadık ül-kavl ola. Huzur-ı hümayuna götürüp mezkûran eş-
kiyalara elçi ve sulh için yevm-i ahad akşama karib türlü ne-
vazişler ile irsal buyurdular idi. Mah-ı mezburun on dokuzuncu
isneyn gecesi c ba’d el-magrıb Etmeydanı’na gelüp zorba
başı İstanbul kadısı Deli İ b r a h i m ve Yeniçeri Ağası
kel Me h me t ve sersekbanan sabıka Kilburun Ağası ur
lu M u s t a f a ve kul kethüdası M a h m u t Ağa ve P a t
r o n a H a l i l ve kahveci M u s 11 ve baş serdengeçti
JV Ağası Ç ı n a r A h m e t Beşe vesair ağaları veAHMED III. 0 , , .
tah t t an her ocaktan huruç eylıyen bagîlerı bir araya
'^eşvÎk^ cem ec P padişah tarafından geldüğünün aslını mezkûrana başka başka ifade edüp mülâha
zası bu idi kim, göre zorbaların cevabı nedir. Ba’dehu de-
rununda muzmer olan mel’aneti iktizası asla göre, icrasına da-
men dermiyan ile hemen gürûh-ı eşkiyaya taraf-ı padişahîden
kendülerine müsaade ve matlûpların fil-cümle edaya ahd ü mi-
sak edüp edasını üzerlerine almışlar. Meyi ü mahabbet kel-ev-
vel padişah tarafında gördükte hattâ ayakta olan eşkiyadan
böyle cevap geldi kim “biz gayri Sultan A h m e t Hanı kabul
a) Ispirizade Ahm et Efendi.
b) Zülali Haşan Efendi, Takvim iit-Tevarih s. 218.
c) 2 . X . 1730, pazartesi,
ABDİ TARİHİ 41
ve padişah olduğunu dahi istemeziz,, dedikte başta olan zor
balara bunda tezcik şafi cevap vermişler kim sîzler “bilmezsiz
biz padişahdan razı ve hoşnuduz bizim ulûfelerimizi tamamen
vermede asla bir türlü kusur olmayup ancak kendüyü bir alay
kumarbaz ve yaramaz ihata edüp nice isterler ise ana göre
ederler idi. Şimdi ise üç adam katlolundu ve baki kalanı dahi
zülalî M u s t a f a Efendinin getirdiği cevaba göre cümlesin
hakkından gelüp pak edecektir,, dediklerinde halâ şimdi Sultan
A h m e t Han bu sizin cevaplarınıza göre yine kabul edersiz
ancak sonra fena olur, hemen varup bir kavga olmadan ber
taraf edüp Sultan M a h m u t Hanı padişah edelim,, deyüp ve
kendiler ile sözü bir araya koyup azm-i Saray-ı Hümayun
eyledilediler. Yevm-i isneyn rt ba’d el-ışa’ huzur-ı hümayunda
aslâ kendüye bir türlü ayıp gelmeyüp iptida bed-i kelâm
bu oldu kim “Padişahım Etmeydanı’na vardım, Orta Camiinde
idiler ve hünkârım emr ü ferman üzerine cümleye ilân u beyan
eyledim, iptida cevaplan bu oldu kim, kusur kalan cümle şöyle
dursun Sultan İ b r a h i m nice oldu, bunun bizlere cevabın versün
dedikte hemen Padişah Hazretleri “böyle midir ve muradınız ma
lûm oldu Hak subhanehu ve taalâ hazretleri mübarek eyliye,,
deyüp isneyn gecesi idi. Varup Saltan M a h m u t Han hazretle-
ah m e d m . k a r . rini içeriden getürüp tahta cülûs eylediler ve d e ş İn İn o ğ lu n u ancıa hazır olan ülema ve vüzera, vesair ağalar
KENDİ ELİYLEt a h t a inabet edüp şükı-i Yezdan eylediler ve ammisi
o t u r t u y o r Sultan A h m e t Han Hazretleri, Sultan Ma h
mut Han Hazretlerine azîm pend ü nasihat eyledi. “İptidası Vezi
rine teslim olma ve daima ahvalini tecessüs eyle ve beş on
sene birini vezarette müstakil istihdam eyleme ve kelâm-ı du-
ruglarına aslâ itimad etme ve sahib-i merhamet ol ve sahaveti
elden koma ve gayet tasarruf üzere ol. Halâ hazînelerde olan
malı izaat eyleme ve işini kendin gör, ele itimad eyleme, işte
benim ahvalim sana pend ü nasihat kifayet eder. Hemen sa’y ü
ihtimam eyle ve umûrunu âkil ve dindar ve ihtiyar, umûr gör
müş ve bu fena dünyada uzun ömür geçirmiş ve bu rüzgârın
nice türlü türlü derd ü belâsın çekmiş pîrler ile daima meşve
ret eyle ve daim Hak subhanehu ve taalâ hazretlerinden ruz u
a) 2 . X . 1730.
42 ABDİ TARİHİ
şeb niyaz ve arzuhal eyle kim, yaramaz hidmetkâr şerrinden
emin eyliye. Zira tamâ-kâr ve zalim musahip ve bî-akl nüdema
elinde kalan padişahlar felah bulmaz. Padişahlar her dem sabıkta
geçen hünkârların müverrihleri aklını fikrini umûr ve hususla
rında ve seferler umurunda akl ü ı üşdünü ve musahip ve nedim
ve vezîr-i âzamları ve sair vüzerası ve vükelâsı ve üleması
padişahlara nice hidmet eylemişlerdir fil-cumle tahrir eylemiş
lerdir. Sen dahi daima ülema ve süleha ve ukalâ ile meşveret eyle,
umûr- dîde âdemlere ihsan ü kerem eyle ve müşavereye dahil
eyle ve sırrını asla her âdeme ve hattâ evlâdına dahi zinhar
ifşa eyleme. Sonra sana bir keder ve nedamet gelmiye ve ev
lâtlarım sana Allâh emaneti olsun bir hoşça gözet,,. Ba’dehu
dua ü sena olup cümle anda mevcud olan vüzera ve sair Ocak
ağaları ve Enderun gılmanı ağlaşmağa başladılar. Gayri Sultan
A h m e t Han veda edüp makam-ı kadimine varup karar eyledi.
Amma Sadırazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa
yen i s a d ir â z a m katlolunup yerine silâhdar M e h m e t Paşa a Ve- ve şey h ü lislâ m z j r _j A ’z a m ve Şeyhülislâm A b d u l l a h Efendi
azil ve nefy olunup yerine Mirzazade şeyh
M e h m d Efendi b Şeyhülislâm. Hüdavendigâr-ı sabık mah-ı mez-
burun on sekizinci ahad günü * eylemiş idi. Ve Z ü 1 â 1 i Anadolu
Kazaskeri oldu, ba’dehu bu müjde haberi saat beşte iken mey
danda olan zümre-i eşkiya’ya geldi. Azîm şad ü handan oldu
lar. Hamd-i bî- hadd eylediler. Ertesi mah-ı mezburun ondoku-
zuncu isneyn günü d saat beşte iken vüzera ve ülema ve ocak
ağaları kanun-i kadîm üzere Saray-ı Hümayu-
. . na davet olunup herkes meratibince hâkipayıBİAT m erasim i . „ ^ ................... „ , î.,
devletlerine yuz şurup mübarek bad eylediler.
Ba’dehu Sadırazam-ı Asaf-perver Me h me t Pa
şa eski vezir-i azamların sakin olduğu saray ve sair yeniçeri ve
cebeci ve topçu ve arabacı ve sipah ve silâhdar ve aşağı, bö
lükler ve sadat biecmaihim Etmeydanından İstanbul kadısı Deli
İ b r a h i m efendi dahi maan gelüp yerli yerine karar edüp,
gayri Yeniçeri Ağası K e l Ağa, Yeniçeri Efendisi gelsün deyü
a) S. O. c. IV, s. 231. Kethüda Mehmet Paşa da denir-
b) S. O. e. IV , s. 228.
c) I . X . 1730.
d) 2 . X . 1730.
ABDİ TARİHİ 43
âdem tayin edip efendi sabıkan Reisülküttab ve Baş muhase
beci ve birkaç defa Yeniçeri Efendisi ve Defter Emini ve Mek-
tub-i Sadr-ı Ali olmuş hasılı Devlet-i Âliyede bir sadık ve bir
şey ile müttehem değil idi. Yüzü ak bir safderun âdem ol-
mağla Devlet-i Aliyyede kati çok menasıp görmüş idi. Vezir-i
azam tarafından meydana varsun deyü ferman sadır olmağla
imtisalen emr-i âli esb-i seba reftarına süvar olup meydana
geldi ve anda olan zorba ağaları ile bil-cümle görüşüp gayri
defterleri meydana gelsün dediler ve tashih bedergâh eyle
meğe başladılar ve sipah ve silâhdar ve aşağı bölüklere müced-
deden serdengeçti ağaları ve yeniçeri ve cebeci ve topçu ve
arabacı ocaklarından dahi yüz kırk iki serden-o c a k J
d e ft e r le r İne geçti ağası ve yüz binden ziyade defterlerineö n Dne gelen âdemi tahrir eylemeğe ve emirlerden dahi bin-
YAZILIYORbaşı, yüzbaşı, üç bin üç yüz on dokuz nefer
sâdât kim her yüz nefere birer baş kim ana yüzbaşı tabir
olunur ve bu minval üzere otuz üç ağa dahi sadata nasb
olunup defterleri şeyh-i mezbure verdiler. Şeyh Efendi dahi
defteri eline alup manzurları oldukta, şimdi akşama karib oldu
ertesiyekalsundeyu defter-i mezburu redd edüp ertesi mah-ımez-
burun yirminci salı günü n Şeyh efendi kel-evvel Reisül-küttab 6
oldu. Ve zorbalar tarafından efendiliğe doksan dokuz zorba
larından yine zorbalar yediyle yeniçeri başhalifeliğinden Yeniçeri
Efendisi olan meşhur Ve l i Efendinin c oğlu Em i n Me h me t
Efendi d dahi bu defa da ser halife-i yeniçeri bulunup ol dahi P a t
r o n a ve Mu s l ı kuvvetiyle merhum pederleri makamına kadem
basup Yeniçeri Efendisi olup gayri işlerinde cümle beraber bir
âdemin evinde kaç evlâdı varsa dişi-erkek ve ıyaline ve kar
nında olan veled-i zinasına bile odasından birer esami tahrir
eyledikten sonra kendi dahi cümle ocaklarında tahrir olunmuş
kati çok âdem olmuştur. Gayri Beytülmali-i müslimini bu tarik
le dahi yağma eylediler. Çünkim oda yeniçerileri odabaşıları
ve zabitanları bu ahvali bilür idi. Hemen sergi başına geleni
ekserine beş on kuruş verüp ve bir miktarın dahi senin esa-
fl) 3 . X . 1730.
b) Süleyman Efendi, Sefine tiir-Riiesa, s. 54 S- O. c. III, s. 79.
c) S. O. c. IV , s. 612.
d) S . O. c. I, s. 405.
44 ABDİ TARİHİ
men yoktur diye bir ah edüp, her biri kâmüıan oldular ve
ağızlarında tad kaldı ve şehr-i İstanbul’da kati va^ir ev bastı
lar haydut gibi, bu ise hiç bir vak’ada olmuş değildir. Ancak
bunların ekseri Arnavut ve Bulgar ve Çingene ve Ermeni olup
bu kıyafete kodular. Hak subhanehu ve taalâ hazretleri iki
cihan fahri seyyid ül-kevneyn, habib-i Huda, sened-i asfiya, mu-
hammedün il-Mustafa sallâllahu taâlâ aleyhi ve sellem hörme-
tine bu yola sülük edeni iki cihanda bednam ve rüsvay eyliye.
Kelâm-ı kadimi hörmetine an karib her birine bir türlü belâ-yi
azîm eyliye ve hazret-i Adem aleyh is-selâmdan hazret-i serveı-i
enbiya, resül-i kibriya, mahbub-i Huda a’ni bihi Muhammedün il-
Mustafa sall Allahu aleyhi ve sellem hazretlerine gelince, gelen
peygamberan-ı kiram salavât-ullâhi aleyhim ecma’în hörmetine
bir dahi lütf ü kereminden inayet ile ruy-ı zeminden böyle güm
rahlara ve anlara delil ve yar ve ağyar ve hemrah ve kafadar
olanları ya rab bel-âlemin izz ü celâlin hörmeti hakkı için vahda
niyetin hakkı için esma ül-hüsna hakkı için, ruy-i zeminden bu
eşkiyaların vücud-i na-pâkleıin izale edüp rûy-i zemîn âyine-veş,
mekr ü şerlerinden pâk ve müberra eyle ve bir dahi ilâ âhir
iz-zaman bu misîllü eşkiyanın ümmet-i Muhammede yüzün
göstermiye, Hak taâlâ layıkların ihsan eyliye âmin bi-hürmet-i
seyyid ül-mürselin.
Biz yine gelelim eşkiya ahvalini alâ-kaderi ukulihim ayan
ve beyan eylemeye. Çünkim mesfurların gayri her şeyleri
tamam oldu. Yeniçeri efendisi ve baş halife ve sair şakirdan
bir araya gelüp leyi ü nehar tashih eyleyüp defterler beyaz
olmakta. El-ıyazü billâh söz ise eşhas ayakta. Birinin cevab-ı
na-puhtesi birine uymaz âlem hayrette. Ehl-i suk evli evde
dekâkîn ise fil-cümle sed olmuş. Emektar-ı Devlet-i Aliyye
olanlar ve ehl-i ırz inzivada ve mah-ı mezbu
run yirminci sali gicesi “ kendüleri çırak edüpİSTANBUL’UN HALI, , 7-ı ı ■ „ ı . •
kul kethüdası eyledikleri M u s t a f a A ğay ıb pare
pâre edüp yerine Atpazarı kurbünde sakin ser-
had ağalarından M a h m u t Ağa c namında bir bi akl-i lâyakili
a) 3 . X . 1730.
b) S. O. c. IV , s. 424.
c) S. O. c IV , s. 327.
götürüp ol gece saat beşte iken kul kethüdası nasb eylediler.
Gayr-i ruzlarda tashih gecelerde evler basup âlem perişan
ve yine mel’unlar ise mal almakta. m a h m u d e n k i l i ç Mah-ı mezburun yirmi üçüncü yevm-i cuma “
şevketlü, Mehabetlü Padişah-ı âlempenah Haz
retleri mutad-ı kadim üzere kılıç kuşanmağa hazır olan vüzera
ve ülema ve meşayih ve ocak ağaları ve yeniçeri vesair
serdengeçti ağaları ve neferat ve sadat-ı kiram azim alay
ile hazret-i resul-i kibriyanın sancaktan hazret-i Eyyub-i
Ensari ilâ rahmeti rabb il-bari radıyallahu anh hazretlerinin
türbe-i şeriflerinde kılıç kuşanmağa âzim olacağına karib Di-
van-ı hümayun çavuş ağaları Bab-ı hümayundan beri feryad ve
nida ederek alay ortasından Sa’dabad’da köşkü
s a ’d a b a t k ö ş k - °^an bilsün ki şevketlü padişah hazretleri emr ü l e r İ y i k t i r i l i y o r ferman eylediler. Bugünden sonra üç güne dek
cümle mevcut olan köşk sahipleri, köşkleri
hedm edesiz,, deyü kol kol münadiler nida edüp “Sa’dâbâd üç
gün içinde harab oldu. Şevketlü padişah alay ile Edirnekapı-
smdan çıkıp Eyyub-i Ensariye gelüp nüzul edüp türbe-i şerifi
hem ziyaret eylediler ve hem kılıç kuşanıp iki saat miktarı eğ-
lenüp azîm dualar niyaz edüp hazret-i vacib ül-vücuttan me-
ded ü inayet ve tazarru ve naliş edüp istimdat talep eyledik
ten sonra, yine esb-i saba-reftarlarına süvar ve alay ile Edir-
nekapısından girüp cennet-mekân firdevs-aşiyân cedd-i bü-
zürg varları merhum el-mağfur ilâ rahmeti rabb il-gafur
Ebülfeth Sultan M e h m e t Han-ı gazi Hazretleri
f a t i h t ö r b e s İ n i camî‘> şeriflerinde salâtı cumayı eda ve vâız z İ y a r e t efendinin nush u pendini can ü dilden tamamen
gûş eyledikten sonra saadetle varup ecdad-ı
izamı Sultan M e h m e t Han-ı Gazi Hazretlerinin türbe-i şe
riflerin ziyaret edüp dua eyledikten sonra kanun-i kadim-i pa-
dişahî üzere cami-i şerif hüddamına ve türbe-i lâtif hüddamına
ihsan ü kerem edüp ba’dehu yine alay ile Saray-ı Hümayuna
avdet edüp ol gün fukaraya azîm kerem ü ihsan eylediler. Sa
adetle çünkim Saray-ı Hümayuna teşriflerinde serdengeçti ağa
larına in’am ve ihsanlar edüp her birini teselli-i hatır eylediler
ABDİ TARİHİ 45
a) 6 . X . 1730.
46 ABDİ TARİHİ
ve yirmi dördüncü yevm-i sebt “ serdengeçtiSERDENGEÇTI J J . .. 6 Y
a ğ a l a r a v e se y - ağalarının her birine hıl at-ı rahıre ve yuz kırky İtlere ih s a n l a r donanmış mükemmel at ihsan eyledi ve sa-
v erilm esi , , . , , . , • ,dat-ı kiramın başbuğlarına on sekiz donanmış at
ve hil’at-i fâhire ve üç bin altın ihsan olunup eşkiya tarafından
seyyitlere Nakib olan Halep şehrinden bir fellâh, hokkabaz
kethüdası Harputlu bir nâ-haief idi. Çünkim Şevketlü Padişah
tarafından ihsan olunan üç bin altını getirüb Nakib ül-eşrafa
cümle huzurunda teslim olundu. Mezbur Nakibin dahi ancak
muradı, maksudu bu idi. Vasıl-ı meram oldu. Hemen altunu iki
eliyle tutup canı gibi koynuna pinhan eyledi. Ba’dehu Sadrazam-ı
Asaf-perver kapısından, padişah tarafından ihsan olunan atlara
suvar olunup azm-i meydan eylediler. Amma nakibin işi tamam
oldu, fakir iken malik-i dinar oldu. “Bana gayri nakabet gerek
mez, her kim olursa olsun Huda-yi bîçun benim muradım hasıl
eyledi. Ancak bana bu eşhas elinden halâs ve bir tarafa can
atup kendimi pinhan ve bu bende mevcut olan altun ile ilâ
âhir ül-ömür zevk u sefa edüp hem canımı varta-i helâkten ha
lâs ve hem gayri fakrden necat bulup ve bu
n a k îb ü leşra f in zorbalardan dahi felâh ile azade olurum,, deyüp k a ç m a si derdine deva, yaresine merhem fikrinde idi.
Hemen kalbine bu tulü’ eyledi kim, yolu üze
rinde iki kapılı odalar var idi. Ol mahalle vakt-i mağrip karib
gelüp, çünkü İstanbul’da zümre-i eşkiya ayakta leyi ü nehar
evler basılup ümmet-i Muhammedin malı yağma olmakta idi. Bu
ecilden evler olsun, odalar olsun kapıları daim kapalı olmakla mez
bur nakib çünki evvelden bunu bilir idi. Hemen fırsatı ganimet
addedüp terkini bu veçhile reva görmedi. Ol dem bir yürek
ağrısı kendinde zâhir edüp gûya ol mahalden birkaç adım
dahi atmak murad olunsa rüsva olacağı mukarrer suretli ken
dinde bir telâş peyda edüp, attan inüp gûya odalarda ola. zu-
miyle arkasından kürkünü çıkarup içeriye girüp hemen can
atup öbür kapudan çıkıp kendüyi nabedid eyledi. Emirler ise
kapuda beklemekte vakt-i ışa’ karib oldu, herif yoktur. Emîr
çelebinin birisi gayri naçar olup edebhane kapısını açtı bir
azim odalardır. Bir âdeme sual eyledi kim, “Bunda bizim Nakip
a) 7 ■ X . 1730.
ABDİ TARİHİ 47
nice oldu?,, dedikte “Ben nakip kimdir bilmem amma yarım saat
oldu, bir kara sakallı emir çelebi öbür kapıdan çıkıp gitti,,
dedikte anda hâzır olan emirlerin can başlarına sıçrayup ora
dan nakibin evine geldiler, herif yok. Ahir-i kâr birkaç gün
mürur eyleyüp bir haber almadılar. Gayri birbirine düşüp be
yinlerinde azim kavga edüp, âhir ellerinden halâs için Hazîne-i
hümayundan tekrar bahşişleri ihsan olundu ve kanun-ı kadim
üzere cülûs-ı hümayun vaki oldukta sadaka-i
cülus padişahîden ihsan ola gelen yeniçeri neferi ba-
b a h ş İş İ şına yirmi beşer kuruş bahşiş ve bir akça farkı
vesair ocaklara biner akça bahşiş ve beşer akça
farkı tamamen hesab olunup mah-ı mezburun yirmi altıncı “ yev
m-i isneyn Hazîne-i hümayundan alınup Bab-ı hümayundan at
arabalarına tahmil olunup Süleymaniye kurbünde Ağakapusına
vesairlerin dahi ağalarına teslim olunup herkes bahşişlerini alup
Şevketlü Padişah-ı ruy-i zemin hazretlerinin izdiyadtı ömr ü
devletlerine ve irtifa-i rif’atlerine leyi ü nehar dua ile meşgul
oldular ve yine mah-ı mezburun yirmi dokuzuncu yevm-i hamiş 4
Şevketlü Padişah-ı âlem-penah Hazretlerinin taraf-ı devletlerinden
hatt-ı hümayun-ı şevket-mekrun sadır olup İstanbul kadısı İ fa
ra h i m Efendi yedile gelüp Etmeydanı’nda feth ü kıraat olunup
mazmun-ı saadet-makrununda böyle buyurmuşlar kim “yeniçeri
ve cebeci ve arabacı ve sipah ve silâhdar ve-
çî^iRLARmf ı!o- sa*r kullarımın kanun üzre bahşişlerini sizlere zu p k iş l a l a r in a tamamen verdim. Ba’d el-yevm Etmeydanı’nda
d ö n m e le r i Q|a n ç a j ır j a r ı |;,ozup herkes odalı odasına girsün,,
deyu emr ü fermanları sadır olıcak cümlesi birden semina ve
eta’na deyüp hemen birden çadırların bozup herkes yerli yerine
gittiler. Amma çarşamba günü c ba’d el-asr Sadrazam-ı Asaf-per-
ver-i sabık İ b r a h i m Paşa’nın baş kapu kethüdası Kara M u s
t a f a ve mumcu Uzun Abd i ' y i meydanda pâre pâre eylediler
ve hatt-ı hümayun gelmezden evvel yevm-i hamiş cümlesi bir
den Şeyhülislâm Efendi Hazretlerine varup Şevketlü Padişah-ı
âlem-penah Hazretlerinden havfe düşüp serdengeçti ağaları yir
mişer nefer âdem ile her ağa odalarında kışlamak üzere ve
a) 9 . X . 1730.
b) 12 . X . 1730.
c) 11 . X . 1730.
48 ABDİ TARİHİ
kendilerine Şevketlü Padişah tarafından bir zarar gelmemek
için İstanbul’da mevcut olan kadasker-i sabık ve halâ İstanbul
ve Edirneden mazul ülema hattiyle mümza hüccet-i şeriye olunup
a s İ l e r kend İle- Şevketlü Padişahımız Sultan M a h m u t Han Haz- RiNE d o k u n u lm a - retlerinin huzur-ı hümayununa arzolunup malu-
p a d İ ş a h t a n ^ e m U mat_1 hümayunları oldukta “Yedlerine ita olunan n a t İ s t iy o r hüccet-i şer’iyesi mucebince amel oluna,, deyü
hatt-ı hümayun keşide edüp İ b r a h i m Efendi getürüp yedle
rine teslim eyledi ve ağalar dahi bu ahd ü misak üzerine
kavl-ü karar eylediler kim, içlerinden bir türlü fesad ü şekavet
zuhûr eder ise kendüleri ol müfsitleri ahz edüp bilâ-aman cezasın
zabitlerine verdireler ve gayri cumhur ile Paşakapusuna varup
Devlet-i Aliyye umuruna kaıışmıyalar bu dahi hüccet-i şer’iye
olunup sicill-i mahfuzuna kaydolundu ve serdengeçti ağaları
yedlerine verilen hatt-ı hümayun ile arâste olan hüccet-i şer’-
iyeyi umumen getürüp baş muhasebeye kaydeylediler. Minval-i
meşruh üzere iken emîrlere virilen atiyey-i padişahîyi nakib
olan alup firar eylemiş idi. Mukaddema aslı ile tahrir olunmuş
tur. Bu ktyasda mezkûran emirlerin hem evleri zorba defterine
geçti, bednam oldukları yanlarına kaldı, emekleri hebaya mün-
kalib olduğundan birbirlerine düşüp kavgaya başladılar, gâh
Vezîr kapusuna, gâh Ağa kapusuna ve İstan-
m a h m u t ı. İn bul Efendi kapusuna varup gelmekte.
*KselâmliğÎA Şevketlü Hünkârımız Hazretleri gurre-i rebiül-
ahırın iptida cumasını " büyük valdesi Valide
Sultan Hazretlerinin Bahçekapusunda bina ve ihya buyurduk
ları cami-i şerifte eda ba’dehu vâız efendinin pend ü nasayihini
âhir olunca can kulağıyle gûş edüp duadan sonra peder-i bü-
zürgvarı ve büyük pederleri merhum el-mağfur cennet-mekân-ı
firdevs-aşiyân Sultan M e h m e d han gazi ibn-i İ b r a h i m
Han ve pederleri merhum el mağfur Sultan M u s t a f a han gazi
ibn-i sultan Me h me t han gazi ibn-i Sultan İ b r a h i m Han
rahimehum ullahı taalâ aleyhim ecmain ve valide-i kebîreleri Sul-
tanicihan Hazretlerinin türbe-i şeriflerini ziyaret edüp ba’dehu
fukaraya ihsan ederek saray-ı hümayuna avdet eylediler. Amma
emirler mah-ı rebiülahırın ikinci yevm-i sebt b birkaç tanesi bi
ci) 13 . X . 1730.
b) 14. X . 1730.
ABDİ TARİHİ 49
edeblik edüp bedestan önünde evvel eyledikleri şakavet gibi
bir iki yerden feryad edüp dükkânları ve Bedesteni kapayın
deyu nida edicek hemen ehl-i suk bu muhiş avazı gûş edicek
urup ve tutup baş göz pâre pâre olmuş ve birisinin de canı
çıkmış cümlesini Ağa kapusuna götürüp zuhûr eden macerayı
cümle Yeniçeri ağası kel M e h m e t Ağa’ya ıyan ve şerh ü be
yan eylediler. Malûmu olucak mahbus olunup akşamısı cezaları
z o r b a l iğ in v e verüdi. Amma iki gün mukaddem A 1 i usta a s a y İş s İz l İğ İn namında bir pelit ales-seher gümrüğe varup
a l ^ a ğ a 'nin Sandık Emini Ağa’ya birkaç yumruk vurup ve g ü m r ü ğ ü ba sm a si yakasından kapup yere vurup önünde olan
mirî sandığını şikest ve içinde müctemi olan mîrî akçayı gasb
ve semmur kürkü ve gümrük emini İ v a z Me h me t Ağa’mn a
kethüdasının bir pâk mükemmel atını ve iki serv-kad on üç
on dört yaşında devlet külâhı başında kiraz dudaklı, dürdane
dişli, sırma saçlı, ahu gözlü gürcü gulâmını dahi cebren ve
kahren alup olduğu makama götürdü. Gümrükte olan bunca
âdemlerden bir âdem bulunmadı ki, dört beş nefer köpeğe
oşt diye. Bu ahvali P a t r o n a H a l i l ve Mus l i ve Ç ı
n a r A h m e d’in malûmları oldukta, Ağa kapusuna varup
gümrüğü kim varup garet eylemiş diye sual eyledikte, meğer
A 1 i usta anda hazır imiş. Demiş kim, ben varup aldım evvel
den gümrük emini M e h m e t Ağa’ya garazım vardı. İcray-ı
garaz eyledim, dedikte amma şimdi gümrük emini Y e ğ e n
Me h me t Ağa b değildir dedikte, “Ey bundan muradınız nedir ?
Eğer alınan eşya içinse cümlesi mevcut, zayi olmuş bir şey
yoktur. Hemen şimdi irsal edelim varup teslim eylesin,, dedikte
anda hazır olanlar böyle cevap eylediler kim, “Dahi biz üç gün
olmadı hüccet verdik. Bir türlü şimden gerü bizim tarafımız
dan ev basılmaya ve Sadırazam ve Defterdar ve Şeyhülislâm
kapılarına varup üzerimize lâzım olmıyan yolsuz şey için el
bette şu şöyle olsun bu böyle olsun deyü ibram olmamak üze
rine ve âdem gönderip bir kimseden akça istememek için.
Eğer içimizden birisi bu nizama muhalif işte veyahut bir nâ-
hemvar hareket ederlerse alız olunup cezası her ne ise vermek
tir. Sen ise aklı başında âdem olasın, böyle işte bulunmak rnü-
a) S. O . c. III, s. 607.
b) S . O ,c. IV, s. 234.
Abdi Tarihi, F : 4
50 ABDİ TARİHİ
nasip midir?,, Hele beyinlerinde çok söz oldu ve kürk ve akçayı
ol saat irsal eyledi. Ancak gulâm-ı bî-nazirleri vermedi, hemen
gayri andan konağına gelüp tedarikini her ne ise görüp ve
kararı firara tebdil eyleyüp nâ-bud ve nâ-peyda oldu. Bir dahi
İstanbul’da durmadı ve mah-ı mezburun üçüncü yevm-i ahad "
çarsularda ve sokaklarda ve pazarlarda ve ma
a ğ a l a r sö zd e halle aralarında münadiler nida ederdi kim, her
etmek İstİyotlar tellâl yanında bir serdengeçti ağası, yanında beş on nefer bile münadiler böyle nida ederler
kim “Serdengeçti ağalan tarafından kimse nâ-hak yere döğerse,
cebren ve kahren dükkândan ve evden ve elinden bir şey
alursa veya kendi için akça talep eder ve şey isterse, zinhar
be zinhar bir şey vermiyesiz. Eğer alur ise alsun,, deyü ol gün
akşama dek sokak sokak feryad ü figan ederlerdi. Amma bu
ne ahvaldir kim, ruzlarda bu surette gûya bir sofi dindar öm
ründe haram ekleylememiş bir şehzade ve. asilzade yollu, şep~
lerde ise hâydud gibi evler basup nice ümmet-i Muhammedi
bâd-be-dest ve müflis edüp türlü türlü eziyet ederlerdi ve yine
inkâr eylemek bir şey değildir. Yanlarında şerlerinden Allâh
hıfz eyliye ve hüdavendigâr*ı sabık Sultan
ah m e t m. ün A h m e t Han Hazretleri Ayasofya-yı kebir şeyhi b e d d u a s i İ s p i r i z ad e Efendi’ye ve Z ül â 1 i Efendi’ye azim
beddua eylemiş. Hikmet-i Huda kabul olup mah-ı
rebiülahırın gurresi yevm-i cuma b bi-emrillâhi taalâ dar-ı fe
nadan mülk-i bakaya azimet eyledi. Rahmet-ullahi aleyh ve
sonra iki haftaya varmadı evlâd u ıyali cümle rihlet-i baka
edüp evi kapandı ve Z ü 1 â 1 i dahi zorbalar defterine kaydolup
âhir ül-ömür bend-i selâsil ü aglâl oldu. Hak bu kim padişah
bedduası âdemi suya boğar. İşte Z ü 1 â 1 i şahidimizdir. Yahut
bin yüz on beş c zorbalarında inkisaı-ı padişahî ile ahval-i peri
şanları nice oldu. Bir akçaya muhtaç olan sahib-i dinar olmuş
ağzile göklere demir püfküren bi hâya şehbaz ve dilâveran bir
kaç ay içinde muzmahil ve cümlesi sür’at ederek dar-ı bakaya
biribiri akabince sefer edüp ömür deferleri dürüldü, lillah il-
hamdu vel-minne, âlem şerr ü şurlarından emin olup herkes
a) 15 . X . 1730.
b) 13 . X . 1730.
c) 1703 Edirne V ak ’ası.
ABDİ TARİHİ 51
zevk u safasında oldular. Bu esnada birkaç kere dahi Sultan
Ba y a z ı d - ı Veli Hazretlerinin cami-i şerifinde Nişancı İ s m a i l
Paşa vakası" , saniyen Böğürdlenli, Mengenli K a r a M u s t a f a
Paşa vakası,'’ def’a-ı salisede suhteler cumhuru1 Hak subhanehu
ve taalâ Hazretlerinin lûtuflarile dahi ayaklanmadan cezalanup
cezalan her ne ise buldular. Bu siyakta işte olan adamların bir
veçhile helâsı mümkin değildir. Elbette belâsın bulur.
hayatin sözde y^ne greldim sadedimize, mah-ı mezburun
İntİzamini beşinci salı günü d gerek eski neferata ve teka-
soygunculuğun ve müceddeden tashih bedergâh olan ne-
dev am i ferata ikişer kist mevacib hazîne-i hümayundan
ihraç olunup verildi. İşbu bin yüz kırk üç senesi mah-ı rebiül-
evvelinin on beşinci yevm-i hamiş dördüncü saatte zuhûr eden
kavga mah-ı mezburun yirmi dokuzuncu günü e âhir olup on
beşinci yevm-i hamiş bağlı olan dekâkin küşade ve yevm-i
sebt f Bedesten dahi açılup mezat oldu. Amma mezburan eşkiya
serdengeçti ağaları ortalara, kışlaya girüp amma küşade olan
bayrakları sarmadılar. Sair ocaklar sardılar ve Mu s l ı , Yeni
çeri Ağası’na kethüda oldu ve P a t r o n a H a l i l Şahzade ca
mii kurbünde cinni Kuı toğlunun evine girdi. Vesair yeniçeri
serdengeçti ağalan evlere ve hanlara ve bazısı yeniçeri odala
rında oda döşeyüp oturdular ve amma yine kendü hallerinde
olmayup her nerede maldar âdem var ise âdem gönderüp akça
alup zulümden ve cevirden ehl-i İstanbul hayrette kaldı. Eşki
ya ise evler basup haydut gibi halkı bahaya kestiler. Leyi ü
nehar rahat kalmadı. Âlem perişan oldu. Sabıka merhum Def
terdar İ b r a h i m g Efendi’nin Şahzade cami-i şerifi kurbünde
müceddeden bina eylediği sarayı halâ Defterdar A 1 i Beğ h m î
rîden almış idi. Ve göçüp içinde oturur idi. Mezbur P a t r o n a
H a l i l birgün hemaıı bedihi kalkup defterdar A 1 i Beğin evi-
a)1687 de Mehmet IV . ün ha l’iyle neticelenen isyan sergerdelerinin tedibi.
b) 1622 de Fatih Cm ii vak’asında bir çok ulama ile kabahatsiz in
sanları öldürten ve o tarihte Yeniçeri ağası bulunan Kara Mustafa pa-
şa’nın 1627 de öldürülmesi.
c) 1622 Fatih Cam ii vak’ası.
d) 18. X. 1730.
e) 12. X . 1730.
f ) 30. IX. 1730. cumartesi.
g ) S . O. C. I, s. 126.
h) İzzet A li Bey, S. O. c. III, s. 455.
52 ABDİ TARİHİ
ne varup, iptida sual eder kim “Senin bundan gayri dahi evin
var mıdır?,, Anlar dahi cevap verdiler kim var-
p a t r o n a AKLINA dır- “Ya bu evi niÇün aldın,, dedikte, cavab-ı GELENİ y a p iy o r şafi vermişler kim bu ev benim değildir, halâ
mîrînindir. “Öyle ise bu ev bana lâzımdır, bu
günden sonra çıkıp evine gidesin. Bir girsem gerektir. Ancak
odaların döşemesin kaldırma,, deyü tenbih-i şedit eyleyicek,
Defterdar dahi hemen ol dem kethüdası O s m a n Ağa’ya em
rederler. Yarın seherî bundan göçüp tahliye idesin, ertesi boşa
dup evi halî kodular. Ancak gelüp girmedi, öylece halî kaldı.
Yine bir gün Tebriz’de sabık Erdebil muhafızı Boşnak R ü s
tem P a ş a " Tebriz’den gelüp Asitane-i saadette olduğunu ha
ber alup ol mezburu varup hanesinden çıkarup odalara götü
rüp “Biz seni Vezîr-i A ’zam ederiz elbette,, deyü ibram ve ilhah
edüp, ol dahi “Pâre pâre eyleseniz dahi kabul eylemem,, deyü,
“ancak taşrada bir mevacib olur ise razi ve sizlere niyaz ede-
p a t r o n a r*m” diyicek hemen ol saat odalardan önüne k a r a m a n a v a l İ, düşüp, alay ile Kapuya getürüp sadırazam-ı
^uum a^an^ Asaf-perver M e h m e t Paşa Hazretlerine ni- t a y İn ett İr İy o r yaz edüp vezaret ile eyalet-i Karaman
ve Revan tarafına serdar olmak üzere Rikâb-ı Humayu-
na telhis olunup mucebince ihsan-i hümayun mazmunu
hatt-ı şerif sadır olup ol gün kürk geyüp takım ile yine
ser-eşkiya önünce götürüp konağına kodular. Birkaç gün
içinde tedarükin görüp azm-i maksud eyledi ve yine bir gün
Etmeydanı kasab kâfirlerinden bir kasabı b yanlarına alup el
bette bunu dahi Buğdan Beği idesin deyü Sadırazam-ı Asaf-
perver Me h me t Paşa’dan kaftan giydirilüp Buğdan Beği ol
dular. Gayri tevcihatı anlar etmeğe başladılar ve bundan mu
kaddem sabıka Kırım Hanı olan K a p l a n G i r a y Han c için
bir miktar söz olmuş gibi ve halâ han olan M e n g i l i G i r a y
Han’dan Tatar tayifesi hoşnut olmayup zulmü gayet çoktur de
yü azil, yerine Buısada olan K a p l a n G i r a y ’ın Han ol
ması beynennas bunlar tarafından olmak üzere şuyû bulmuş idi.
а) S . O . c. II, s. 378.
б) Snbhi Tarih i, s. 16.
c) S. O. C. IV , S . 53.
d) M engili G iray II. S. O. e. IV , s. 517.
ABDİ TARİHİ 53
Taraf-ı devletten âdem irsal olunup Asitane-i saadete davet
olunup mah-ı rebiülâhırın yirmi beşinci yevmi isneyn “ gelüp
hıl’at-i fâhire geyüp saadetle Han oldular. Gayr; bu zorbaların
vücud-ı nâ-pakleri şehr-i İstanbul’dan bir tarik
t a d a n Lk a l d ir !l . kalkup pâk olması tedarikine başladılar. m asin a k a r a r iptida merhum Köprülüzade N u m a n Paşa 6
v e r İl İy o r Hazretlerinin kethüdası o esnada Mısır-ı Kahire
muhafızı Köprülüzade A b d u l l a h Paşa c Hazretlerinin ve an
dan evvel sadırazam-ı Asaf-perver-i sabık Kalaylı M e h m e t
Paşa d Hazretlerine dahi Ciddede merhum olucak kethüdası ol
muş idi. Ba’dehu A b d u l l a h Paşa’ya kethüda olup bu vaka
dan mukaddem taraf-ı devlete gelür iken, vak’a dahi zuhûr
edüp birkaç gün Boğaz hisarlarında ikamet, ba’dehu devlete
gelmiş bir âkil ve dânâ ve işgüzar olmakla getürüp şevketlü
padişahımız kendüyı kapucular kethüdası eyledi.' Gayri bunca
zamandır M e h m e t paşa ve A b d u l l a h paşa hazretlerinin
Mısır-ı Kahirede hidmetinde olup bunca kavgalar ve zorbalar
def ü ref’inde bulunup bu hususta kemale ermiş bir âdem ol
duğu hod cümle nasın malûmu olup, Han Hazretleri Sadrıazam-ı
Asaf-perver silâhdar Mehmet Paşa Hazretleri, Şeyhülislâm Efen
di f fil-cümle meşveret edüp el altından ocakları dahi yakalayıp,
gördüler anlarda âciz kalmıştı. Ehl-i suk ise kezalik dahi bu
mertebe şakavet bir vakitte olmuş değil, gayri herkesin canına
geçti. Hattâ mah-ı rebiülâhırın altıncı yevm-i Çarşanba * Eski
ve Yeni Odaların odabaşıları ve ihtiyarlan cümle Yeni Odalarda
olan Orta Camiine cem’ olup şekavet üzere olanların def-i ma
zarratları için kati ihtimam olunmak üzerimize vacib oldu deyü
bir araya gelüp müşavere etmek için cami-i şerife cem’ olup
odalarda sakin olan bayrak ağalarından beş altı ağayı cami-i
şerife davet edüp cümlesi hazır olduktan sonra mezbur oda
başılar mezkûr ağayı mihrab önüne oturtup kendüleri önlerini
a) 7 . X . 1730.
b) S . O . c. IV, s. 568.
c) S . O . c. III, s, 376.
d) Kayseriyeli olacak. S. O. c. IV , s. 223.
e) Kabakulak İbrahim Paşa, S. O. c. 1, s. 128.
/ ) Mirzazade Şeyh Mehmet Efendi.
S ) 19 . X . 1730.
54 ABDİ TARİHİ
ihata edüp ve cami-i şerif kapılarını dahi mesdud edüp alâti
harpli karakullukçulardan ve başlarına döner yoldaşlar ile mu
hafaza ettirdiler. Bu ahvale derun’i camide bulunan ağalar vakıf
olucak can başlarına sıçrayup, el altından P a t r o n a H a l i l ’e
haber saldılar ki iş işten geçti. İmdadımıza gelüp yetişesiz
deyü haber vardıkta, ol dahi derakap yanma yirmi kadar haseki
eşhaslarını pür silâh alup alel-acele cami-i mezkûra geldi. Ka
çan ki bunları cümle bir yerde gördü, gayri naçar bunlara ce
vap eyledi kim, bu cemiyet bu müşavere nedir ayıb değil midir
dedikte hemen içlerinde aslı Bosnevî odabaşı P a t r o n a ’ya de
miş kim, “ Bre asılacak, bu meşveret sizler içindir, sizler yol
daş mısınız, yoksa haydut musunuz? İptida bunu bize şafi tezcek
cevap ver„ diyicek hemen P a t r o n a Ha l i l , gayri ahval
nice olacaktır fehm eyledi ve odabaşı ağalara, kendilerine sa
hip olalar deyü yavaş yavaş dedi kim, “Odabaşılar ve ihtiyar
lar, bizler sizin yoldaşınız olduğumuzda ne şüpheniz vardır,
imdi öyle ise siz yeniçeri olasız da Paşa kapusunda ve Ağa
kapusunda her gün niçün vuarup umûr-ı padişahîde şöyle ol
sun dersiz. Bundan sonra eğer yoldaşımız iseniz herkes odası
na gelsün ve bir dahi umûr-ı mühimmeye karışmak olmaz ve
eğer sözümüz ısga olunmaz ise bizler dahi işimiz bilürüz „ de
yüp mezkûr eşkıyalara cevap vermişler anlar dahi başlarına
geleceği fehm edüp odalarına itibar eylemişler.
y o i^ ed^lm esİ Lâkin yine her gün bir türlü işten fariğ olma'
k a r a r in in tatbİ-dılar amma, bu esnada ve Rumeli Valisi Vezîr-i k İne g e ç İl İy o r m ü ice rrem A b d u l l a h Paşa 0 hazretlerini Asi-
tane-i saadete davet ve sabıka Kaptan Paşa C a n ı m H o -
cay'ı ‘ da davete âdem tayin olunmuştu ve Istanköyde menfi
sabık Yeniçeri Ağası H ü s e y i n Paşa’ya 1 bu tarafda ise gayri
Han Hazretleri zorbalar def’ine gayet ihtimam edüp karındaşı
merhum D e v l e t g i r a y d Han Hazretlerinin mataracı başılığın-
dan çırağ olup on yedinci bölükte çorbacı olan pehlivan Ha-
1 i 1 Ağa’yı e getürüp bu ahvali müzakere edüp, nice etmek mü-
a ) Muhsinzade, S. O. c. IV, s. 379.
b) S . O, C. IV, 9. 230.
c) S. O. c. IV , s. 776?
d) Devletgiray III. S. O. c. II, s. 341.
e) S. O. c. II, s. 293.
ABDİ TARİHİ 55
nasip ola ki mezkûıan eşkiyalar bu tarikle bu müşavereden
haberdar olmıyalar da bir tarik-i eshel üzerine cezaların bula-
lar. Ve içlerinde ocaklardan fil-cümle padişah tarafından bu zor
baların işini tamam etmekle bir er ve bahadır ve işgüzar ve
umûr-dîde ve nice böyle kavgadan geri kalmış ve ömür sür
müş âdem ile meşveret eylemek lâzımdır. Bu eşhasın def’ini
böyle münasib gördüler kim, yeniçeri ve cebeci ve topçu ve
arabacı ve tersaneli ve sipah ve silâhdar ve aşağı bölükler
vesair ağalar ve nişancılardan bazı sâdik ul-kavl ve bahadır
âdemler hazır edeler de ve mezkûrları bir müşavere için Sa
rayı Hümayuna davet edüp bu esnada kaydını göreler. Çün-
kim Han Hazretleri pehlivan H a l i l Ağa ile ahvali meşveret
eyledi ve kendüye bir kafadar âdem lâzım, on yedi bölüğün
bundan akdem sefer-i hümayunda böyle serdengeçti ağaların
dan Deli H a ş a n ve serhad ağalarından Haseki A b d u r
r a h m a n Ağa ve sair buna kıyas âdemler ile birkaç gün
meşveret olunup sözlerini bir araya koyup gayri iş görmeğe
mübaşeret olundu. İptida bunlar bir mahalle gelmeğe muhtaç ol
makla anın kolayını bulup evvelâ İran tarafından Acem şahı Şah
T ah ma s b asakiı-i vafire cem’ edüp bizim ile kıtal emr-i mukar
rerdir deyü Acem serhaddinde olan vüzeradan bu ahvali ta-
raf-ı Devlet-i Aliyyeye ilâm ve haberdar edüp encam-ı kârın
ve bu Acem kavmi saire kıyas olmadığı ekser-i nasa malûm
dur. Bu elbette azim tedarike muhtaçdır deyü vezirlerden mek
tuplar geldiği nas beyninde tevatür ve şöhret bulup gayri bu
hususa nizam vermek cümleye lâzım ve tedariki cümleden
akdem olmakla cabeca Sadrazam-ı Asaf-perver huzurunda bu
ahvala dair bi-tarik il-müşavere ve müzakere olunur idi. İran tara
fına kel-evvel serdarlar mı gide veyahut Sadrazam-ı Asaf-perver
Hazretleri veyahut Şevketlü padişah-ı âlem-penah Hazretleri bi-
nefsihi kendüleri mi sefer edeler? Bu hususu kati vafir meş
veret edüp âhir-i kâr çünkim serdengeçti ağa-
pa t r o n a d e k larını P a t r o n a H a l i l ve Mus l i bu hususta
çağriliyor olmağa muhtaç idi. Ol ecilden birkaç güntehir olundu ol dem C a n ı m H o c a geldi ve
Kapudan paşalık ihsan olunup Üsküdar’a geçti. Mah-ı rebiül-
evvelin onuncu günü yevm-i çarşanba a hil’atı fahire geydi ve
a) Rebiülâhır olacak. 23 . X . 1730.
56 ABDİ TARİHİ
Rumeli’den Muhsinzade Vezir-i mükerrem A b d u l l a h Paşa’yı
İstanbul’a götürmüşler idi ve Yeniçeri ağalığına Vezir-i muhte
rem H a ş a n Paşayı tayin etmek üzere âdem gitmiş idi. Ancak
A b d u 111 a h Paşa Hazretleri yevm-i çarşanba gelüp dahili İstan
bul olmuş idi. Mah-ı mezburun on birinci yevm-i hamiş a Saray-ı
Hümayunda meşveret olmak üzere tedarük görülüp yeniçeri
ocağından on yedi pehlivan, H a l i l Ağa ve on yediden Deli
H ü s e y i n ve haseki A b d u r r a h m a n Ağa ve Kaptan Paşa
ve beş yüz miktarı bostancı vesair hasekiler enderun ağaları ve
rikâp ağaları ve Sadırazam-ı Asaf-perver Me h me t Paşa ve Ta
tar Hanı Hazretleri ve Şeyhülislâm ve Kadıaskerler vesair ulema
davet olunup yevm-i mezburda meşveret bahanesiyle cümle
anda hazır bulunan zorbaların cezaları verilüp vücud-ı nâpâk-
leri ruy-i zeminden giderülüp âlem pâk olmak için murad
olundu. Ancak yevm-i hamiş cümle davet olunup geldiler. Fit
neyi mucip olan mel’un-ı sermedi P a t r o n a H a l i l Ağa gel
medi, gördüler kim ol kâfir yoktur ol gün ıef'-i meclis olunup
H a l i l Ağa olmadıkça olmaz deyüp sebt günü 4 yine bu ma
halde cem' olunup bu umûr-ı mühimmeyi cümlemiz birden
nizam verelim deyüp ref’-i meclis eylediler ve mah-ı mezburun
on üçüncü yevm-i cumartesi yine kel-evvel müşavere olduğu
vech üzere Saray-ı Hümayuna cem’ olunup gayri eşkiyaların
dahi defter-i ömürleri tamam ve müddet-i mel’anetleri âhir ol
muş idi. Hemen o gün davete icabet edüp Saray-ı Hümayuna
azimet edüp kol kol varmada ve asla bu ahvali beş on başta
olan devletlilerden gayri kimse bilmez ve amma birkaç kav
linde sadık kimsede bu minval üzere nakledildi kim İstanbul
kadısı Deli İ b r a h i m Efendi’nin bab naibi K u d s i z â d e b u
esarari ol gün seheri haber alur. Ol saat P a t r o n a H a l i l
Ağa’ya bu mazmunda bir tezkere inşa eder kim “Benim devletlü
Ağa Efendim Sultanım, tezkeremiz sana vuslünde zinhar be zin
har Saray-ı Hümayuna gitmiyesiz. Yine bir bahane edüp kala
sız. Zira meşveretler gayridir, bugün cümleniz tu'me-i şemşir
oluı suz,, deyü hatmi kelâm eylemiş. Bir sadık hidmetkârınader kim
şu kâğıdı buradan şimdi hızlıca Ağa Kapusuna var, bunu he-
а) 24 . X . 1730 perşembe.
б) 26 . X . 1730, cumartesi.
ABDİ TARİHİ 57
men kendü elinle P a t r o n a Ağa’ya ver, eğer kapudan kalkup
Sadırazam-ı Asaf-perver kapusuna gitmişler ise hemen sen dahi
Paşa Kapusuna var anda bunu ver, eğer Saray-ı hümayuna git
miş ise sa’y eyle, Orta Kapıdan içeri dahil-i saray olmadan ev
vel bu tezkereyi H a l i l Ağa’ya verirsen kati çok ihsan eder,
göreyim seni „ dimiş mezbur çukadar dahi oradan Ağa kapu
suna gelüp, gitmişler.. Sadırazam-ı Asaf-perver kapusuna gelir
gitmiş, hemen sür’at ve şitap edüp Bab-ı hümayundan içeri
can atup Hastalar Kapusu önünde P a t r o n a H a l i l ile İs
tanbul kadısı Deli İ b r a h i m at başı beraber gider iken çu
kadar getürüp mahut tezkereyi P a t r o n a H a l i l Ağa’nın ye
dine verüp ve efendisinin selâmını tebliğ eder P a t r o n a
dahi tezkireyi alup cebine kor. Deli İ b r a h i m sual eder kim
bu tezkere kimdendir. Derler kim senin naibin Ku t s i z a d e
nindir dedikte, getir göreyim demiş. P a t r o n a cevaben de
miş kim ne göresiz, bellidir ol dahi bir paye ister. Hele şimdi
bu işi evvel bir surete koyalım da ba’dehu ol dahi vücut bu
lur, dedikte elbette getir görelim dedikçe ol dahi vermemiş,
Kati vafir ibram eylemiş çare olmamış çünkim ömürleri tomarı
dürülmüş ve Hak subhanehu ve taalâ Hazretleri gayri belâların
vermiş. Gözleri kör, kulakları sağır olur, eğer Deli İ b r a h i m
ol tezkereyi okuyup vakıf-ı esrar olaydı ahval gayet fena olur
du. Eğer bu ahval sahih ise el-uhdetü aler-ravi hele eşkiyay-ı
mezkûreden cümle matlûp olanların ekseri Saray-ı Hümayuna
girüp ve atlarından inüp Orta Kapıdan içeri girüp ol mahalde
karar eylediler. Ba’dehu Sadırazam-ı Asaf-perver ve Şeyhülislâm
ve Tatar Hanı Hazretleri ve Kaptan Paşa ve A b d u l l a h Paşa
ve A l i Efendiler ve Rikâp Ağa’ları vesair ocak ağalan huzur-ı
padişahîye davet olunup zorbalardan dahi Yeniçeri Ağası kel
Me h me t Ağa ve sersekbanan urlu M u r t a z a Ağa ve kul
kethüdası Mu s l ı ve zorba başı P a t r o n a Ha l i l ağa bun
lar ile ma’an huzur-ı padişahîde Acem seferi müşaveresine öy
lece girdi. Kusur kalan serdengeçti ağaları anda kalup bunlar
çünkim cümle bir araya gelüp meşveret eyler iken padişah-ı
âlempenah hazretlerinin taraf-ı devletlerinden Han Hazretleri ve
Şeyhülislâm davet olunup bunlar kim ol meclisten kalkup pa
dişah huzuruna vardıkta hemen pehlivan H a l i l Ağa’ya şev-
ketlü padişah-ı âlem-penah efendimiz hazretleri tarafından emr
58 ABDİ TARİHİ
ü fermanları câri olduğu saat çünkim evvelden hazır ve ama
de idi. Zorbaların olduğu meclise gelüp böyle-
ihtİlâlİn ce hitab eyledi kim “ Nice oldu ol kâfir Pat-ELEBAŞILARl J
cezalandiriliyor na,ı o gâvur Patrona „ dedikte mesfur Arnabut
dahi “ Ne yabana söyler bu âdem? „ deyince bir
kaç yerinden vurup mecruh, âhir-i kâr köpek gibi tepeledi.
M u s 11 çünkim bu ahvali gördü hemen kürkünü başına çeküp
yüz üstüne kapandı. Anın dahi kaydını gördüler ve yeniçeri
ağasını kaptan paşa bir Cezayir palasile sefere yolladı ve
taşrada olan serdengeçti ağalarını gayri birer birer sefer mu
karrerdir deyü kapıdan içeri alup hil’at-i fâhire ilbas olunacak
deyü aldıkça menzil ile âhirete yolladılar. Çak kim taşra
da olan eşhas haberdar olıcak ba’dehu pusuda tersaneli
ve cebeci ve topçu ve itaat üzere olan yeniçeri ve
bostancı birden üzerlerine aç kurt gibi üşüp azim kı
tal ve cenk ve cidal olup çünkü mukaddema kapular
bağlı idi, bir yer yok idi kim zorbalar firar ede. O l mahal
açılup bakî kalan karar-ı firara tebdil edüp kendilerin pinhan
etmekte ve taıaf-ı padişahîden bedesten ve çarşularda müna-
diler nida etmekte kim Padişah-ı zill-ullah Hazretleri lillah il-
hamdü vel-minne tuğyan eden bagi zorbaları fil-cümle tu’me-i
şemşir eyledi. Her kim dükkânını kapar ise bilâ-aman dükkânı
önüne salb olunur. Emr-i padişahî budur ki eğer şakî bâğîler-
den çarşu pazar arasında ve eğer mahallelerde var ise cümle
sin tutup Ağa Kapusuna getiresiz ve Saray-ı Hümayunda katlo-
lunan kel ağayı ve M u s l ı ve P a t r o n a H a l i l ’in lâşe-i mur
darlarını öküz arabası ile Bab-ı hümayunda taşrada ma-tekad-
demden beri gazab-ı padişahî ile ser-i kat’ olunan âdemlerin
yerine konulup cümle nas gelüp temaşa edüp hamd-i bi-çün
edüp, Şevketli Padişah-ı Alem-penah Hazretlerinin izdiyad-ı ömr ü
devletleri ve her bâr hain-i din ü devlet olan bâgîlerin böylece
hor ve hakir olalar amma içerüde Anadolu kazaskeri Z ü 1 â 1 i
M u s t a f a efendi " ile Deli İ b r a h i m , sekbandan M u r t a z a ile
Çavuş başı D e r v i ş M e h m e t Ağa’yı ol saat fırına kaldırıp
D e r v i ş M e h m e t A ğa ’dan gayrisini nefiy ve D e r v i ş M e h
m e t Ağa kati olundu ve M u h s i n z a d e A b d u l l a h Paşa
a) Bu zatın adı Haşan dır. S. O. c. II, s. 151, ilave li Esmar ü tmTem
varih , s. 185 ve 199.
ABDİ TARİHİ 59
Hazretlerine yeniçeri ağalığı ihsan ve pehlivan H a l i l Ağa’ya
kul kethüdalığı ve haseki A b d u r r a h m a n Ağa’ya sekbanan
başılığı, Deli H ü s e y i n Ağa'ya on yedi bölük ile çorbacı olup
ve Samsuni başı sabıka muhzır olan Gürcü İ s ma i l Ağa “ sek-
suni hemen Saray-ı Hümayundan kol ile çıkup şehr-i İstanbul
içinde gayri çak akşama dek anı anda bunu bunda tutup kat-
leylemekten ve ol gece yine dört tarafa kollar tayin olunup
sabahlara dek gezmede hele bir tarafın başlayup gayri zorba
lar firara başladılar. Bunlar da yine tama-ı hame düşüp ele
gireni tıraşa başladılar. Bu esnada ser bevvabın-i şehriyârı
İ b r a h i m Ağa’y ıb Şevketlü Padişah-ı âlem-penah Hazretleri ve-
zaretle çırağ buyurdular. Ve Sadırazamı Asaf-perver İ b r a h i m
Paşa c Hazretleriyle Han-ı âlî şan Hazretleri bir miktar mabeyn
olup İstanbulda gayri meks olunması kendülerine münasip gel-
meyüp yollamak sevdasına düştüler. Han hazretlerinin muradı
ise vafirce eğlenmek idi, nice eyledi âhir-i kâr Şevketlü Padi-
şah-ı âlem-penah Hazretlerine dedi kim “Han Hazretleri efendi
mizden izin talep eder gayri Kırıma,, dedikte mehabetlü Padi-
şah-ı âlem-penah Hazretleri dahi “Kendüleri bilir her ne kadar
isterse o kadar otursunlar. Eğer muratları gitmek ise kendüle-
rin tedariklerin görüp müstevfa Allâh selâmet veısun,, dedikte
Sadırazam-ı Asaf-perver Hazretlerinin ise bu ahvalin böylece
olması canına minnet ki ve kendüye selâmet tarafını bunu
fehmederdi. Hemen sarayına gelüp ve Han hazretlerine âdem
gönderüp inşâ’Allahu taalâ yevm-i isneyn d alaydır dedikte “Ne
çare pek güzel,, deyüp ol gün padişaha götürüp kanun-ı
kadîm üzere kendülerine ihsan olunmak oldu ve bir mü
kemmel alay ile çıkarup Davutpaşa’da yemeklik olup hattâ ol
gün Padişahımız Han Hazretleri ile görüşmek için av behanesiyle
Davutpaşa’ya geldiler ve amma Sadırazam-ı Asaf-perver haber
dar olucak hemen dahi padişah gelmeden tezcek han Hazret
lerini Davutpaşa’dan bindürüp çiftliğe yolladı. Hattâ kendileri
ile kati cüz’î tehir eyledi. Çünkü Padişah Hazretleri teşrif bu
yurdular Han hazretleri gitmiş idi. Böyle edüp gayri kendüye
a) S • O. c. I, s. 363.
b) S. O. c. I, s. 123.
c) Kethüda Mehmet Paşa olacak.
d ) 28 . X . 1730.
60 ABDİ TARİHİ
rahat geldi ve ol gün Padişah-ı âlem-penah Hazretleri saray-ı
Davutpaşa’da zevk u sefa edüp ba’del-asr azm-i Saray-ı Hüma
yun eyledi ve bir miktar eşkiyadan kendülerine selâmet ve
emniyet göründü amma yine ahval-i eşhasdan kendülerine her
dem zahmet mukarrer hattâ yine birkaç eşhas ve D e r v i ş
K o n c a namında bir pelit, bedesten kurbünde feryad eder
kim, “ Ümmet-i Muhammed, emr-i şer’i yoktur. Şehbazları kat
lediyorlar,, dedikte hemen ehl-i sûk bir taraftan, halk bir taraf-
dan üzerine hücum edüp ve tutup Ağa kapusuna götürdüler.
Dervişi bimarhaneye refiklerini bahr-ı ümmana
s a d ir a z amin saldılar. Bu esnada padişah-ı ıuy-i zemin Haz- d e ğ İştİr ilm es İ retleri vekâlet-i sadr-ı uzmayı çırağları I b r a-
h i m Paşa “ Hazretlerine verüp mah-ı recebi şe
rifin on üçüncü yevm-i sept b mührü tesellüm edüp Sadırazam
oldu. Vezîr-i âzam-ı Asaf-perver-i sabik silâhdar M e h m e t Pâ-
şa’ya eyalet-i Halep ihsan olunup birkaç gün Üsküdar’da ika
met ve levazımatın görüp gayri azm-i maksud eyledi. Ve ket
hüdaları İ b r a h i m zade M u s t a f a Beğ,c İ b r a h i m Paşa’nın
kethüdalık hizmetinde kaldı. Birkaç gün mürurundan sonra
sabıka mîrahur-ı evvel, ba’dehu sipahiler ağası M e h m e t Ağa’
yı kethüda, ve M u s t a f a Beği sipahiler ağası eylediler ve si-
lâhdar-ı şehriyâri eyalet-i Anadolu vezareti ile serfiraz oldu.
Yeni paşa Üsküdar’a mürur edüp azm-i maksud eyledi ve Teb
riz tarafı etibba-yi sultanî merhum N uh Efendi d zade A 1 i
Paşa e Hazretlerine ihsan ve Erzurum mansıb verildi. Gayri her
kes kendü zevk u sefasında iken ahibbamızdan erbab-ı maarif
ve cevanib-i erbaası Z i h n i Çelebi demekle meşhur tarik-i ku-
zattan, eşkiya-yı saninin zuhur eylediği gün fil-cümle tu’me-i
şemşir-i padişahî oldukta bu tarihi inşa eylemişler idi. Bizler
dahi teberrüken tarihimizin bu mahalline tahrir eyledik
Mansur edüp el-minnetü lillahi taâlâ
Tevfik-i Hûda etti bizi galib-i â’da
a) Kabakulak, S. O. c. I, s. 128.
b) 2 2 .1 .1731.
c) S . O. c. IV , s. 424.
d) S. O . e. IV , s. 579.
e) Hekimzade A li  li Paşa, 5. O. c. IH, s. 539.
ABDİ TARİHİ 61
Allaha şükür saim iken eyledik Id-ı
Şimden gerü tekrar ederiz îdi saidi
Kim on yedisi şehr-i- siyamın şeb-i pazar
Saat sekize varmış idi ettiler ihbar
Sekler gibi cem’iyet edüp bir sürü ahmak
Maksatları evvelki gibi fitne koparmak
Meydana gelüp her birisi ettiler âvâz
Ta subha dek av av didiler hem çü sek-i âz
Vasıl olucak sem’-i hümayuna bu nâle
Emreyledi erbab-ı şekavetle kıtale
Sancak'i ıesuli çıkarup ehl-i şecaat
Kim etmez ise emr-i ülil-emre itaat
Hep tu’me-i şemşir ederiz işte salâdır
Her kim ki müsülman ise gelsün bu gazadır
Derpiş-i liva-i nebevi ehl-i fazilet
Derler çağırup işte kitap işte şeriat
Tiğ elde ve gayret kemeri belde gerektir
Sancağ-ı şerifi getiren ceyş-i melektir
Kim ister ise va’d olunan ecr-i guzatı
Gelsün ki perişan edelim ehl-i bugatı
Sultanımızın emrine ve nehyine ramız
Ya Rabbi lek el-hamd ki metbu-i imamız
Vakta ki mukabil olunup ehl-i fesada
Kast eyledik Allah için anlarla cihada
Bir tîğ koduk içlerine tîğ-i sehimnâk
Sultana adavet edenin bağrın eder çâk
Galip edüp Allâh bizi kıldı muzaffer
Cem’iyet-i âdayi perişan ü müdemmer
Ol şevk ile bu kıt’ayı ben eyledim inşad
Azürde gönüller işidüp ta ola dilşad
Feth ü zafer ü devlet ü nusrat bizim oldu
Düşmanlarımız mün’akis ü mün’adim oldu
Zihni dedi tarihini ba harf-i mücevher
Pejmürde olup cünd-i buğa münhedim oldu
bu beyt tarih-i sani dahi sadırazam-ı asafperver-i sabık
62 ABDİ TARİHİ
merhum R a m i Meh me t Paşa zadenin " olduğu ecilden ol dahi
teberrüken tahrir olundu
Çıktı nida âleme tarih için
GeçLi kılıçtan fitne-i rüzigâr
1143
Yine işbu 1143 ramazan-ı şerifinin 17 nci
ye n i b İr pazar gecesi4 saat sekizde iken zorbalardan
çnciYOR ^akî kalan nekebattan ve yeniden gelen Arna
vut ve Laz ve Çingen ve Ermeni ve Rum ve
Yahudi ve Kürt ve Bosnevı ve Anadolu Türkü ve Rumeli
Çıtağı ve ipten ve kazıktan halâs olmuş kesan bir araya cem’
ve bir ferdin haberi yok iken bir iki bin haydut bayrak bayrak
kol kol şehr-i İstanbul’a yığılıp birkaç yüzü Ağa kapusunu ba
sup ve A b d u l l a h Paşa Hazretleri art kapıdan tezcek firar
kapıda kalan malını bil-cümle mesfur haydutlar yağma ve tâlân
edüp ve bir güruhu dahi cephaneye varup ve On İki Odalardan
Etmeydan’ma gelüp yeniçeri odalarından kiminden kazan ve
kiminden çadırlar alup meydana beş on çadır kurdular. Ka
zanları getirdiler ve sabah olıcak vafir evler bastılar. Vafir
mal aldılar ve gayri bir bayrak Eyyub-i Ensarîye ve bir bay
rak Tophaneye ve bir bayrak Ali Paşada olan Hırka’-i resule
irsal ve kendüler bir miktar hizb ile Etmeydanına oturmuşlar
ike.ı Şevketlü Padişah-ı âlem-penah Hazretleri habib-i Huda,
sened-i asfiya, resul-i kibriya sall Allahu taalâ ve aleyhi ve sel-
lem efendimiz hazretlerinin sancak-ı şerifini Saray-ı Hümayundan
Sadırazam-ı Asaf-perver İ b r a h i m Paşa Hazretleri ve Yeniçeri
Ağası A b d u l l a h Paşa Hazretleri ve kapudan elhac Meh me t
Paşa ve gedikli ağalar ve tersaneli ve cebeci başı ağalar ne-
feratından vafir âdem ve sipah ve silahdar ağaları ve çavuşları
ve Divan-ı hümayun çavuşları ve şehirli umumen mezkûr haydut
lar üzerine gazay-ı ekber niyetiyle gelmekte iken meğer mezbur-
lardan üç yüz miktarı nekebat gelüp, Kehle Pazarında dükkân
lan ve Sipah Pazarında olan kepenkleri kırıp ve içinde olan
ümmet-i Muhammedin malını bil-cümle talân edüp kalmış iken
a) Mustafa Naili Bey.
b) 26 . I I I . 1731.
ABDİ TARİHİ 63
bu tarafdan sancak-ı Resulullah geliyor avazı bunların sem’ine
giricek sultan Beyazıt cami-i şerifinin havlısına cem’ olup mü-
terakkip iken sancak-ı şerif dahi Parmakkapu’ya gelüp haydut
lar dahi Okçular içinden bl-muhâbâ üzerlerine hücum edüp
bî-haya kâfirler kafirliklerin aşikâr edüp hâşa sümme hâşa
server-i enbiyanın sancak-ı şerifine kurşun atup bir miktar ge
len halkı geri çevirmeğe yüz tutmuş iken dergâh-ı âli gediklü
müteferrika ağalarından ibtida miyanmdaki seyfi gılâfından
ihraç ve Rüstemvari asker-i dalâlet içine at sürüp bir kaçm
tu’me-i şemşir edüp akibinde yine müteferrika ağalarından Deli
Ö m e r Ağa “ at sürüp gayri bunları görenler birden hücum
edicek çoğu başından destarın yere vurup sancak-ı Resullullah
altında necat buldu. Hoş imdi böyle olsun daima düşmen-ı
din ü devlet olanların Hak taalâ hazretleri cezasın ihsan ede.
Biz gelelim yine Sadrazam-ı asaf-perver Yeni Odalarda olan
Etmeydanı kapısından içeri girüp cem’ olanları dahi menzil ile
gelmez yola irsal eyledi. Gayri ol gün ta akşama dek kulluk
larda kol ile sokaklardan çok âdem götürdüler, hattâ kul ket
hüdası ve ser sekbanan ve ser seksuni ve baş çavuş ve yeni
çeri ağası ve salma kolu her biri bir taraftan dönüp leyi ü
nehar Ağa Kapısında olup evlerine bile gelmediler. Bu vak'anın
ikinci yevm-i salıh ser sekbanân azlolunup yerine Kürt İ b r a-
h i m Paşac nın kethüdası Nemçe H a ş a n Ağa’ya sekban başılık
ihsan olundu. Beşinci yevm-i septd kul kethüdası azlolunup
yerine Seksunî Gürcü İ s ma i l Ağa’ya kul kethüdalığı ihsan
olundu ve sabıka seksuni başı B a k î Ağa’ya seksunî başılık
ihsan olundu. Sekizinci yevm-i ahad6 Adana Valisi Ş a h i n
Mehme t ^ Paşa’ya yeniçeri ağalığı ihsan olundu ve yeniçeri
Ağası Vezîr-i mükerrem A b d u l l a h Paşa Hazretlerine eyalet-i
Adana ihsan olunup Üsküdar’a geçti. Gayri Ş a h i n Me h me t
Ağa bir zabit âdem olup ve kendüye hab-ı rahatı haram edüp
a) S. O. c. III, s. 593.
A) 28.111.1731.
c) S. O . c. I, s. 127.
d) 31 . I I I . 1731.
e) 3 . IV . 1731.
/ ) S . O. c. III, s. 134.
64 ABDİ TARİHİ
ruz u şeb İstanbul içinde olan evvelden ve sonradan zuhûr
eden eşhası ele getürüp gecede âhirete üç yüzün birden yolla
mağa başladı ve içlerinde bazı bazı zuhûr eden kâfir Arnavut
ları köşe köşe salb eylediler. Ve kiminin dahi Bab-ı hümayunda
seri kat’lolunup ve D e r v i ş K o n c a bunlar ile yine bile oK
makla tutulup mah-ı şevval-i mükerremin yedinci cuma günü “
Parmakkapı’da salb olundu ve mah-ı şevval-i mükerremin gur-
resindeb ve dört güne değin ehl-i nisvan evlerinden dışarı
çıkmamak için yasak olunup bir ferd-i nisvan sokağa çıkma
dılar ve avret hamamları açılmadı. Lillah il-hamdü vel-minne
âlem emniyet ve aman bulup bir yerde keder kalmadı ve idi
şerifin altıncı cuma günü yevm-i hamiş c Sadırazam-ı Asaf-per
ver İ b r a h i m Paşa Hazretleri Eyyub-i Ensarîde Taşlık Bur
nunda merhum maktul Kara M u s t a f a Paşanın yalısında şev
ketlü, Mehabetlü Padişah-ı âlem-penah Hazretlerine azîm ziyafet
edüp davet eylemiş idi. Şevketlü Padişahımız Hazretleri dahi
davete icabet edüp saat dörtte iken saadetle teşrif buyurdular.
Sadırazam-ı Asaf-perver Hazretleri dahi mukaddem gelüp ve
Şeyhülislam Efendi Hazretleri dahi geldi ve Rikâb-ı hümayun
ağaları ve kapıcı başı ağalar ve dergâh-ı âli gedikli, müte
ferrika ve çavuş ağaları ve Sadrazam-ı Asaf-perver ağaları ve
Divan-ı hümayun çavuşları ve defterdar A 1 i Beğ ve Reisül-
küttab İ s m a i l Efendi ve Defterdar Emîni ve ruznamçeci Efendi
ve ser muhasebeci ve tezkereciler ve han kapu kethüdası
A 1 i Efendi vesair kuttab bil-cümle selâma durup azîm ziyefet
oldu. Hattâ ol gün nisanın iptida gününe müsadefet etmekle d
azîm bâran nazil oldu. İnşâ’Allâhu taalâ hazretleri azîm bereket
ihsan eder. Hak taalâ lütf ü kerem edüp ba’d el-yevm bu vaki
olan musibeti bir daha göstermiye habib-i Huda, server-i en
biya ve sened-i asfiya a’ni bihi Muhammedün il-Mustafa sall
Allâhu taalâ aleyhi ve sellem hörrtıetine ve Çıhar-ı yâr-ı pâk-gev-
her rıdvan-ullahi taalâ aleyhim ecmaîn ve eshab-ı kiram ve âl
a) 15 . IV . 1731.
h) 9 . I V . 1731.
c) 14. IV . 1731.
d) 14 efrenci nisan hesapla ö tarihe göre 3 rumi nisana rastlıyor.
Aradaki iki gün fark rüiyyeti h ila l’e göre tarihlerin tesbitinden ileri gelse
gerek.
ABDİ TARİHİ 65
u evlâd radiy Allahu taalâ anhum ecmain hörmetine ilâ-yevm il-
kıyam böyle vaz’ eylemeğe şuru’ eylemek ve delil olmak veya
hatırına getiren bî-akl ve bî-hayaları izz ü celâli hörmetine
kahr eyliye âmin bi-hörmeti seyyid ül-mürselîn. ve şevketlü ve
Celâletlü ve Kerametlü Padişah-ı ruy-i zemin hazretlerinin vü-
cud-ı hümayunların daima hatalardan masun ve mahfuz edüp
düşmen-i bî-din üzerine daim muzaffer ve mansur ve düşülen
lerini hakisar ve makhur ve nice nice feth ü fütuhatları zaman-ı
devletinde müyesser eyliye ve taii-i hümayunların mübarek
eyliye ve fukara ve reya üzerlerine merhamet ve şefekatlerin
ziyade eyliye âmin yâ Muin.
T A R İ H
Barek Allah çıkup ol Hazret-i Sultan Mahmud
Kutb-i arzın odur ol şah-ı selâtîn-i cihan
Odur ol şeh ki ziya verdi cihana kademi
Oldu erbab-ı kulûbun dili şad ü handan
Sal bin yüz ile kırk üçte Sikender-kudret
Eyledi tahta cülûs şevket ile Zal-i cihan
Şehr-i mevlûda müsadif şeb-i isneyn içre
Saati dört, günü on dokkuz idi “ etme güman
Hikmeti gör ki bugat ile cihan dolmuş idi
Kati az kaldı harabî bula Al-i Osman
Geldi çün âleme ol şah-ı adalet-güster
Kati ü kam’etti fesad ehlini bir anda heman
Görüb A bd i dedi tarih-i huruf-i pür hal
Fatih-i fitne-i âlem idi Suîtan-ı cihan.
m r
Hi t am
a) 21 . IX . 1730.
Abdi Tarihi F- 5
Kitapta tarihleri îıicrî olarak gösterilen hadiselere ait milâdî tarih esasına göre tertibedilmiş
kronoloji cetveli
A. İran muharebeleri
7.V III.1728 İstanbul’da büyük bir yağmur yağarak her
tarafı sellerin basması.
24.IX .1729 Tahmasb K u lu ’nun Isfahan üzerine yürüme
yi kararlaştırdığı tarih.
19.X I.1729 Eşref H an 'ın İsfahan’dan Horasan’a kaçması
23.XI.1729 Tahmasb Kulu’nun İsfahan’a girmesi.
16.X I I .1729 Tahmasb Kulu’nun Eşref Han ardından Ho
rasan’a gitmesi.
13.11.1730 D iyarbak ır’da gece gökyüzünde bir kızıl
alev görülmesi.
18.V.1730 Tahmasb Kulu’nun Hemedan’a hareketi.
19.V .1730 Tahmasb Kulu’nun Hemedan yalcınlarında
Löndürük’e gelmesi.
31.V.1730 Timur ve Han Mehmed Paşaların kuvvetle
riyle Hemedan’a gelmeleri.
1.VI.1730 Hemedan muhafızı Abdurrahman Paşa nın
Timur Paşaya ziyafet ve in ’amda bulunması.
1.VI.1730a Tahmasb Kulu askerinin Nihavend’i basa
rak ele geçirmesi.
2.VI.1730 Tahmasb Kulu askerinin beş gün önce Kir-
manşah yolunu kestiğinin şayi olması.
2.VI.1730 b Timur Paşa’nın Tahmasb Kulu ile çarpışmak
üzere kuvvetleriyle Hemedan’dan ayrılması.
a) Bu tarihin metinde karşılığ ı 1. VII. 1730 olarak tesbit edilmişse
de hadisenin zilhiccede değil zilkadede olduğu vakaların gelişinden an laşıl
d ığına bakılarak bir müstensih hatası o lduğuna hükmolunmuş ve bu
cetvele düzeltilerek alınm ıştır, (s . 17 )
b) Metne göre 2. VII. 1730 olması icabediyor. Yukarki düşünce ile
düzeltilm iştir, (s . 18 )
68 KRONOLOJİ
4.VI.1730c Han Mehmed Paşa’nın kuvvetleriyle Timur
Paşaya iltihak etmek üzere Abdurrahman
Paşa’dan izin istemesi.
5.V1.1730 d Tahmasb Kulu kuvvetleriyle Timur ve Han
Mehmed Paşa kuvvetleri arasında muhare
benin başlaması.
5-6.VI.1730 İran kuvvetlerinin K irm anşah’a gelecekleri
nin haber alınması ve yapılan muharebede
Iranlılar’ın mağlubedilmeleri.
6.V I.1370 Hemedan’a Abdurrahman Paşa’ya Tahmasb
K u lu ’nun elçi göndermesi.
7.V I .1730 Abdurrahman Paşa'nın Hemedan’da ;büyük
bir divan toplıyarak Bağdad’tan serasker
Ahmed Paşa'yı davet etmek üzere adam
göndermesi.
7.V I.1730 e Timur Paşa kuvvetlerinin bozulması ve Han
Mehmed Paşa’nın askerleriyle birlikte kaç
ması üzerine Abdurrahman Paşa’nın Heme-
dan’ı muharebesiz terkedeceğini bildirmesi
ve ertesi sabah kuvvetlerini başı boş b ıra
karak kaçması.
10.V I.1730 Hemedan’dan çekilen ordunun başı boş bîr
halde Sine’ye girmesi ve Abdurrahman Pa-
şa’nın yağmayı önliyememesi.
11.V I.1730/ Serdar Ahmed Paşa'ya Derte'de iken Tah
masb Kulu’ndan elçi gelmesi ve Ahmed
Paşa’nın bu elçileri Bagdad’a nefyetmesi.
12.VI.1730 Kaçan ordunun K ızılca ’ya girip orasını da
Sine gibi yağma etmesi.
13.VI.1730 Karaçavlan mutasarrıfı H a lıd Bey’in kendi
idaresindeki yerlerde yağmayı önlemesi.
14.V I.1730 Kirmanşah'ta Hemedan’ın bir hafta önce
terkedildiği haberinin şayi olması üzerine
Peçevi Haşan Paşa’nın Kirmanşah’ı boşalt-
c) Metne göre 4. V II. 1730 olması icabederken düzeltilm iştir, ( s . 18 )
d) Metne göre 5. V II. 1730 olması icabediyordu. Düzeltilm iştir
( s. 19).
e) Metne göre 6. V IL 1730 olması icabediyordu. Hadiselerin gelişine
göre düzeltilm iştir ( s. 20 ve 21 ).
/ ) Metne göre 11. V II. 1730 olması icabediyordu. Düzeltilm iştir.
( s. 21 )
KRONOLOJİ 69
17: VI. 1730
20.VI.1730
21.VI.1730
15.VII.1730
14.IX.-14X.1730
25.IX.1730
28.IX.1730, perşembe
29.IX. 1730, cuma
30.IX .1730, cumartesi
30.1X.1730
l .X .1730, Pazar
1.X.1730
2*X.1730, Pazartesi
3.X .1730
Kirmanşah'tan çekilen Peçevi Haşan Paşa
kuvvetlerinin Derte’ye gelmesi.
Abdurrahman Paşa kuvvetlerinin Kerkük'e
g-irmesi.
Bağdad Valisi Ahmed Paşa’ya Hemedan üze
rine seraskerlik emriyle tahsisat çelmesi.
O tuz dört dakika süren bir küsuf olması.
Tebriz’in Iranlılar eline geçtiği haberinin
İstanbul'da yayılması.
B. Patrona ihtilâli
Mevludun mutad aldufru üzre şehirde S u l
tan Ahmed Camiinde okunmayarak Ü skü
dar’da Gülnuş Valde Sultan Camiinde
okunması.
Patrona ihtilâlin in başlaması.
İhtilâlcilerin Etmeydanı'nda faaliyete başla
yıp Deli İbrahim 'i İstanbul kadısı tayin
etmeleri.
İhtilâlcilerin Ke! Mehmed A ga’yı kendilerine
Yeniçeri A ğası tayin etmeleri ve diğer ocak
ileri gelenlerini tamamlamaları.
Dükkânların ve Bedestendin açılması.
Sadrazam Dam at İbrahim Paşa ile kayma
kam Kaymak Mustafa Paşanın ve Mehmed
Kethüdanın sarayda öldürülerek cesetleri
nin ihtilâlcilere teslimi.
Mirzazade Mehmed E fendi’nın Şeyhülislâm
olması.
Zü la li Haşan Efendi’nin ihtilalcileri Ahmed
III. ü tahtan indirmeye teşvik etmesi ve ih
tilâlcilerin bu arzularını Ahmed III. e b il'
dİrmesi üzerine Ahmed III. ün saltanattan
çekilerek kardeşi oğlu Mahmud’u kendi
eliyle tahta oturtması ve Mahmud I. e biat
olunması.
Süleyman Efendi’nin Reisülküttaplığ-a tayini
ve Kul Kethüdası Mustafa A ga ’nın öldürülme
si» Mahmud A ğ a rnın Kul Kethüdası olması.
6.X. 1730
7 .X .1730
7.X .1730
9.X .1930
11.X.1730
12.X. 1730
12.X.1730
12.X.1730
13.X.1730
13.X.1730
14.X.1730
15.X-1730
18.X.1730
19.X.1730
23.X. 1730
24.X. 1730. perşembe
70
Mahmud I. in k ılıç alayı ve Sa’dabat köşk
lerinin yakılması hakkındaki emrinin ilân ı.
İhtilâlcilerin ileri gelenlerine hil’atler g iy
dirilmesi, ihsanlar verilmesi, atlar hediye
edilmesi.
Kaplan G iray’ın tekrar K ırım H an lığ ına tayini.
Cülus bahşişi dağıtılması.
Damat İbrahim Paşa’nın Baş Kapukethüdası
Kara Mustafa Ağa ile mumcu Uzun A b d i’nin
Etmeydanı’nda ihtilâlciler tarafından parça
lanarak öldürülmeleri.
E tm eydam ’ndaki çadırların bozularak ih ti
lâlcilerin kışlalarına dönmeleri hakkındaki
iradenin kendilerine tebliği.
ihtilâlcilerin artık devlet işlerine karışmı-
vacakları ve kendilerine dokunulmıyacağı
hakkında şer’i hüccet almaları ve kimseye
zarar verıniyecekleri hakkında aralarında
ahd ü misak etmeleri.
İhtilâlin yatışması.
Ayasofya Şeyhi İspirizade Ahmed Efendi'nin
ölmesi.
Mahmud I. in ikinci Cuma selâm lığın ı Yeni
Cam i’de yapması.
Emirlerin İstanbul’da yeni bir kargaşalık
çıkarmaya teşebbüs etmeleri.
İhtilâlcilerin münadilerle kimseye hiç bir
zararları dokunmıyacağını mahallelerde
ilâıı ettirmeleri.
Eski neferlerle, tekaütlere ve tashih beder-
jrâh olanlara ikişer k ist mevacip verilmesi.
Yeniçeri ileri gelenlerinin ihtilâlcilere had
lerini bildirmek üzere Orta Cam ii’nde top
lanmaları.
Canım Hoca Mehmed Paşa’nın Kaptanı Der
ya olması.
Sarayda meşveret yapılmak üzere bir top
lantı tertibedilmesi ve bu toplantıya Pat
rona Halil'in gitmemesi.
KRONOLOJİ
26.X .1730. cumartesi
28 .X .1730
22.1.1731
26.111.1731
28.111.1731
31.111.1731
3.IV.1731
9.IV .1731
14.IV.1731
15.IV. 1731
Sarayda tertibedilen meşveret meclisi do-
layısiyle bütün zorbaların saraya çağırıl-
maları ve öldürülmeleri.
K ırım Hatı'ı Kaplan G iray’ın vazifesi başı
na gitmek üzere İstanbul’dan yola ç ıkarıl
ması.
Kabakulak İbrahim Paşa’nm sadrâzam ol
ması.
Zorbaların yeni bir ihtilâl çıkarmaya te
şebbüs ederek Ağa Kapusu'nu basmaları ve
Etmeydanı'nda kazan kaldırmaları.
Sekbanbaşılığa Nemçe Haşan, A ğa ’nın ta-
yiıii.
Kul Kethüdalığ ına Seksuni Gürcü İsmail
A ğa ’nın tayini.
Adana Valisi Şahin Mehmed Paşâ’nın Yeniçeri
A ğa lığ ına tayini.
Kad ın ların evden çıkmalarının dört gün için
yasak edilmesi.
Sadrazam İbrahim Paşa'ııın Eyup’ta Kara
Mustafa Paşa yalısında padişah Mahınud
I. e ziyafet vermesi.
ihtilâlcilerle birlikte çalışan Derviş Konça’-
nın idamı-
KRONOLOJİ 71
İ N D E K S L E R
A. Şalııs adları
A
A bdi. 5, 65, ( Kitabın m üe llif i)
A bd i ( Uzun ), 47.
A bd i Paşa, 33.
Abdullah A ğa ( Kasabbaşı ), 37.
Abdu llah Efendi, 37, 42,
Abdullah Paşa ( Köprülüzade ) 53.
A bdu llah Paşa ( Muhsinzade ), 54,
56-8, 62, 63.
Abdurrahraan ağa (Haseki), 55, 56,
59.
Abdurrahman Paşa, 8, 9, 11, 12,
14-23, 28.
Abdürrezzak, 17.
Ahm ed I , 4, 25.
Ahm ed III, 26, 32, 37-42, 42, 50.
Ahm ed ( Ç ınar ), 29, 32, 35, 40, 49.
Ahm ed ( Oduncu ), 35.
Ahmed Efendi ( İspirzade ), 38, 40, 50.
Ahmed Paşa, 8, 9, 15-7, 21, 22,
24-5.
A li A ğa (Sersekbanan), 28, 34, 35.
A li Bey ( Defterdar ), 51-2, 64.
A li Bey (M ısır Beylerinden), 30-1.
A li Efendi, 57.
A li Efendi ( G ir it l i ), 36.
A li Efendi (Han Kapu Kethüdası), 64.
A li Paşa ( Hekimzade ), 60.
A li Usta, 09, 32, 35, 49.
B
Bağdadlızade Bekir A ğa , 24.
Bahadır Mehmed Han, 27-8.
Baki Ağa, 63.
Bekir A ğa ( Bağdadlızade ), 24.
Beyazid I. 4.
Beyazid II, 4.
Bosnevî odabaşı, 54.
c
Canım Hoca, 54-7, 62.
çÇ ınar Ahmed, 29, 32, 35, 40, 49.
D
Deli İbrahim E fendi, 34-5, 37 40,
42, 47-8, 56-8.
Deli Mahmud Ağa , 36.
Deli Mehmed Han, 7.
Derviş Konca, 60, 64.
Derviş Mehmed, 29, 58.
Devlet G iray, 54.
Dimo (bakkal), 33.
£
Emin Mehmed Efendi, 43.
Emir A li, 29, 35.
Emir Musa (Canbaz), 35,
Eşref Han, 7-11, 18, 27.
G
Gülnıış Valde Sultan, 26.
Gülşeni Ağa* 33.
H
H afız Ahmed Paşa, 35.
Halil A ğa (Keleş), 23.
Halil A ğa (Pehlivan), 54-7, 59.
74 İNDEKSLER
Halid Bey, 23.
Han (?<'li) Mehmed Paşa, 15-6,18-22.
Haşan (Şah), 10.
Haşan Ağa (Deli), 55.
Haşan Ağa (Nemçe), 28, 63.
Haşan A ğa (Yeniçeri Ağası)- 29, 36,
56.
Haşan Efendi (Zülâli), 40, 58.
Haşan Han (Kör), 23-4.
Haşan Raşa ( Peçevi ), 8, 23-4.
Haseki A ğa , 37, 38.
Hüseyin ( Deli ), 56, 59,
Hüseyin ( Kutucu ), 29, 35.
Hüseyin Han, 23.
Hüseyin Paşa, 54.
İ
İbadî, 37.
İbrahim ( Padişah ), 4, 41, 48.
Ibrahimzade Mustafa Bey, 60.
İbrahim Ağa, ( kapucıbaşı ), 59.
İbrahim A ğa ( kör ), 18.
İbrahim Ağa ( Vezir Ağası ), 37.
İbrahim Efendi ( Defterdar ), 51.
İbrahim Efendi ( Deli ), 34-5, 37,
40, 42, 47-8, 56-8.
İbrahim Efendi ( Paşazade ), 34,
İbrahim Paşa ( Kabakulak ), 53, 60,
62-4.
İbrahim Paşa ( K ü r t ), 63.
İbrahim Paşa, ( Nevşehirli ), 6-8,
17, 25-6, 28,30-2, 37-9, 42, 47.
İsmail ( Manav ), 29.
İsmail ( Turşucu ), 35, 39.
İsmail A ğa ( Gürcü ), 59, 63.
İsmail Efendi, 64.
İsmail Paşa ( Nişancı ), 51.
İspirzade ( Ahmed E fe n d i), 38, 40,
50.
İzzet A li Bey, 51-2.
I
ivaz Mehmed Ağa, 49.
K
Kaplan G iray, 52-5, 56-7, 59.
K aray ılan , 29, 32, 35.
Kara Mustafa Ağa ( Baş Kapu K et
hüdası ), 47.
Kara Mustafa Paşa, 26-7, 64.
Kara Mustafa Paşa (Mengenli), 51.
Kasap, 52.
Kaşıkçı Efendi, 33.
Kaymak Mustafa Paşa, 28-30.
Köprülüzade Abdu llah Paşa, 53.
Köprülüzade Numan Paşa, 53.
Kııdsizade, 56-7.
Kurtoğlu, 51.
Küçük Muslî, 29, 35,
M
Mahmud I, 4, 40-1, 45-8, 55, 57-65.
Mahmud (Mir), 10.
Mahmud Ağa, 36, 40, 44.
Mahmud Ağa ( D e l i ), 36.
Mahmud Bey (Dergezinli), 19-21.
Mahmud Efendi (Hemedan Mollası),
12-5. 20.
Manav İsmail, 29.
Mehmed I, 4.
Mehmed II, 4, 45.
Mehmed III, 4.
Mehmed IV , 4, 48, 51.
Mehmed (Erzurum lu), 29.
Mehmed Ağa, 28.
Mehmed A ğa (Kel), 36-7, 40, 42,
49, 51, 57-8.
Mehmed A ğa (Kethüda), 29, 30, 37-8.
Mehmed A ğa (Sipahi Ağası), 60.
Mehmed A ğa (Vezir Ağası), 37.
Mehmed Bey (eski Sipahiler Ağası),24.
Mehmed Bey (M illizade). 15.
Mehmed Efendi (M irza zade, Şeyh),
42, 47, 53, 56-7, 64.
Mehmed Han ( Bahadır, Namdar ), 27-8.
Mehmed Paşa (Canım Hoca) 54-7, 62.
İNDEKSLER 75
Mehmed Paşa (Han), 15-6, 18-22.
Mehmed Paşa (Kalaylı.Kayseriyeli), 53.
Mehmed Paşa (Rişvanzade), 15, 21,
Mehmed Paşa (Silâhtar, Kethüda),
42, 52-3, 55-7, 59-60.
Mencrili G iray, 52.
Moskov çarı (Pierre II. Alexiewitsch),
17.Murad I. 4.
Murad II. 4.
Murad III. 4.
M u s I j , 29, 32-3, 35, 40, 43, 49,
51, 55, 57-8.
Musli (Küçük), 29 , 35.
Murtaza A ğa (Ensesi urlu), 36, 40,57-8.
Mustafa II. 4, 48.
Mustafa (Kara), 47.
Mustafa A ğa (D iyarbekirli Kethü
da), 13, 16, 17.
Mustafa A ğa (Haseki, Yeniçeri
A ğas ı), 14.
Mustafa A ğa (Kul Kethüdası), 44.
Mustafa Ağa ]) (Urlu), 36, 40, 57-8.
Mustafa Bey (İbrahimzade), 60.
Mustafa Bey (Millizade), 15, 19,
Mustafa Efendi (Zülali), 40-2, 50, 58.
Mustafa Naili Bey, 35, 62.
Mustafa Paşa (Kara), 26-7, 64.
Mustafa Paşa (Kara, Mengenli), 51.
Mustafa Paşa (Kaymak), 28-30, 38.
N
Namdar Mehmed han, 27.
Nuh Efendi, 60.
Numan Paşa (Köprülüzade), 53.
O
Oduncu Ahmed, 29.
Orhan, 4.
1) Bu zatın adı k itabın bazı yerle
rinde Mustafa ve bazı yerlerinde Murtaza
olarak yaz ıld ığ ı Sürülmektedir.
Osman, 4.
Osman Ağa, 17, 21-2, 24.
Osman A ğa ( Defterdar İzzet A li
Bey kethüdası ), 52.
U
Öm er Ağa , 11.
Öm er Ağa (Deli, müteferrika ). 63.
P
Patrona H a lil, 29, 31-3 , 35, 40, 43,
49, 51, 54-8.
R
Ram i Mehmed Paşa, 35, 62.
Rıdvan, 27.
Rişvanzade Mehmet Paşa, 15, 21.
Rüstem Paşa ( Boşnak ), 52.
S
Salih Ağa, 35-6.
Samancrzade, 34.
Selim I. 4.
Selim II. 4.
Sultanieihan, 48.
Süleyman I. 4.
Süleyman ( bebe ), 23.
Süleyman Efendi, 43.
ş
Şahin Mehmed Paşa, 63.
T
Tabakzade Efendi, 27.
Tahmasb (Şah), 7, 9-12, 15-6 25-7,
29, 55.
Tahmasb Kulu, 9-11, 14-5, 17-21,
23, 27-8.
Timur Paşa, 15-21.
76 İNDEKSLER
Veli Efendi, 43.
Yeğen Mehmed Ağa, 49.
Yusuf Ağ-a, 24.
Yahya Ağa, 10.
Z ihn i Çelebi, 60-1.
Z ü lâ li Mustafa Efendi, 40-2, 50, 58
B. Yer, semt ve kabile adları.
Adana, 63.
A ğa Kapısı, 35, 47-9, 54, 56-8, 60,
62-3.
Ağvan, 10, 11, 14.
A lay Köşkü, 39.
A li Paşa, 62.
Anadolu (Eyaleti), 60.
Asitane, 7, 25-7, 29, 52, 53, 54.
A t Meydanı, 25 , 35 , 37-8.
A t Pazarı, 36, 44.
Ayasofya, 38, 50.
Avşar, 11, 20.
Baba Cafer, 35.
Babı Hümayun, 37, 39, 45, 47, 57-8 64
Bacilan 25.
Bağdad, 7-9, 15, 17-8, 22, 24-5.
Bahçekapı, 48.
. Bahr-ı Siyah, 5.
Basra, 28.
Bebe 18, 23.
Bedesten, 29, 49, 51. 58, 60.
Boğaziçi, 5, 53
Böğürtlen, 51.
Buğdan, 52.
Bursa, 52.
c-çCezayir, 34, 57.
Cidde, 53.
Cihanbeğli 9, 11.
C irit (aşiret, 11, 17.
Curs { j jy r ) , 7.
Çadırcılar, 29.
Davutpaşa, 58, 60.
Defterdar Kapısı, 49.
Dergezin (li) ( û l 19, 21.
Derte (*>->»)» 21, 24.
D ivanyolu, 39.
Diyarbekir, 6.
Düa Meydanı, 29.
Edirne, 26, 48, 50.
Edirnekapı, 45.
Efgan, 10, 11, 14.
Encdan (âljjfl), 9.
Erdebil, 7, 25, 52.
Erdilan (î>^j')> 18, 19.
Erzurum, 60.
Eski Oda lar, 30, 32, 53.
Et Meydanı, 30-5, 39, 40-2, 46-7,
52, 62-3.
Eyyub, 45, 62, 64.
İNDEKSLER 77
F
Fatih Camii, 51.
Ferhan Sahrası, 9.
G
Galata Zindanı, 35.
Gencan Sultan, 15, 18.
Gence, 25.
H
Halep, 60.
Halıc ılar Köşkü, 39.
Harmandalı 9.
Has Oda, 40.
Hastalar Kap ısı, 57.
Hemedan, 7-9, 11-8, 20-1, 24-5.
H
Hisarlar, 35.
Hırka-i resul, (Hırka-i şerif), 62.
Hora (»j_?») 7.
Horasan, 9, 10.
Horm uad 7.
Horpeşte, 35.
Huy, 7.
Huz, 11, 14.
İ- I
İran, 55.
İsfahan, 7, 9-12, 14, 16-7, 27-8.
İstanbul, 28, 29, 30, 32, 36, 40,
42, 44, 46, 50-1, 53, 56, 59,
62, 64.
İstanbul Efendisi Kapusu, 48.
Istanköy, 54.
K
Kaçar, 9, 11, 19, 20,
Kahire, 30, 53.
Kan Iklı , ( = K an ık lı? ) 22.
Kandehar, 28.
Kapı, 30, 52.
Karadağ, 7.
Karaman, 52,
Karaçaavlan, 23.
Karalar, 35.
Kasrışirin, 25.
Kavak İskelesi, 30.
Kefergân, ( 18.
Kehle Pazarı, 62:
Kenkvar, ( 16,
Kerkük, ( 23.
Kirmanşah, 7, 8, 23-5.
K ılburun, 36, 40.
K ırım , 59.
K ızılca. 23.
Kostantaniye, 6, 28.
Kuds-i Şerif, 34.
Kum Sahrası, 10, 11.
L
Löndüriik, ( ) 14, 17, 28.
Luristan, 7, I I , 14.
İVE
Mehter Çeşmesi, 33.
M ellan, ( ) 9.
Mengen, 51.
Menyaş H am , 24.
Meraga, 7.
Mesih Paşa, 34.
Mısır, 30, 53.
Musul, 21.
N
Nigfbolu, 29.
Nihavend, 17, 21.
O
Odalar, 32, 52, 62.
Okçular, 63.
78 İNDEKSLER
Oniki Odalar, 62.
Orta Camii, 32, 41, 53-4.
O rta Kapı, 57.
Ozi, 26.
P
Parmakkapu, 63-4-
Paşa Kapusu, 46, 48-9, 52, 54, 57.
R
Revan, 25, 52.
Rumeli, 35, 54, 56.
Rumiye, 7.
Rusçuk, 35.
S
Sa’dâbad, 29, 45
S a ’dava, 16.
Sadrazam Kapusu, 46, 48-9, 57.
Saraçhanebaşı, 36.
Saray, 31-2, 37-9, 41-2, 55-60.
Sine, 7, 16, 17, 19, 22, 23, 25.
Sipah Pazarı, 62.
Soğukbulak, 7.
Sultan Beyazıd, 29, 51, 63.
Sultan Hamamı, 36.
Sultan Selim, 34.
Süleymaniye, 47.
Ş
Şahseven, 9.
Şehzade Camii, 51.
Şeyhülislâm Kapısı, 49.
T
Taşlık Burnu, 64.
Tebriz, 7, 11, 17, 25-7, 52.
Tersane, 33-5.
Timurkapı, 31, 39.
Tiflis. 25.
Tophane, 62.
Topkapı, 34.
TÖke (*Sy), 18.
Ü
Üsküdar, 25-6, 30-1, 55, 60, 63.
V
Van, 7, 27.
Vezir Kapusu, 48.
V idin, 36.
Y
Yağlıkçılar, 29.
Yeni Odalar, 30, 39, 53 63.
Düzeltmeler
Yanlış Doğru Sahife
Diyarbekiryde Diyarbekir’de 6
Hoy Huy 7
niyazmend ol niyazmend 9
Cerpet (j^ ) Cirit (jo ) 11
19.V.1730 7.VI.1730 15
şeşmanı Şişmanı 17
Tök'e Töke’ye 18
kan ayaklı Kan ıklı 22
demler ademler 23
serdangeçti serdengeçti 23
Londürek Löndürük 28
kahire Kahire 30
gelmeğe gelmeğle 34
izdiyatı izdiyad-ı 47
Kutsizade Kudsizade 57
Pat-na ro Patrona 58
Top Related